Koca bir ömür var zannettiği fani ömründe, kendini bulmaya çalıştığı yerlerde bazen kendini kaybeder insan.
Hayatın peşinde, bir amaca ulaşmak isterken, art arda sorular gelir.
Ve her gelen soru aslında bizi güçlendirmek için gelir. Çünkü hayat insanın mutlu ve güçlü olmasından yanadır.
Ve insan kendine gelen soruyu anlamadığında ve nasıl çözeceğini bilemediğinde; ya o sorudan kaçar ya da başkalarının çözmesini ister.
Oysa Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Problem neredeyse çözüm oradadır." Hemen yanı başında...
Ama insan göremez…
"Ben yapamadım sen yap."
"Ben çözemedim çünkü çok zor."
"Ben çözemiyorum sen çöz."
Cümleleriyle geçen fani bir ömür tekerleği yuvarlanır gider.
Gider de nasıl gider?
Ne yaptığını, neden yaptığını bilerek gitmek mi insana iyi gelir?
Yoksa rastgele sisli bir havada, araba kullanır gibi gitmek mi iyi gelir?
Hayatta bize sorulan sorulara doğru cevap veremediğimiz ya da cevaplamaktan kaçtığımız şeylerin sonucu olumsuz olunca, sorumlusunu hep başka yerlerde ararız.
Yani "Bir sorumlu olsun ama ben olmayayım."
Sahnedeki başrol kendimken niye sorumlu başkası olsun? Olumlu sonuçlar benim, olumsuzlar başkasının mı?
Her kilidin kendine has anahtarı olduğu gibi, her insanın ömrü de sorusu da kendine hastır…
İnsan 70-80 yıllık bir ömürde aynı anda kaç kişi olabilir ki?
Sorulan sorulara hep aynı cevapları verip farklı sonuçlar bekleyemez insan.
Karşımıza çıkan olaylar bir sorudur: "Şimdi ne yapacaksın?’"
- Evde kahvenin bitmesi bir sorudur.
- Kapının çalması bir sorudur.
- Birinin kızması bir sorudur.
- Telefona mesaj gelmesi bir sorudur.
Şimdi ne yapacaksın? Nasıl bir cevap vereceksin?
Yorulmuşsun, kahveyi söylenerek mi almaya gideceksin, yoksa alır gelirim ne olacak kimseye yük olmayım mı diyeceksin?
Moralin bozuk olmasına rağmen gülümseyerek mi açacaksın kapıyı, yoksa "gelenin ne suçu var ki bu suratı hak etsin" demeden suratsız mı açacaksın?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: Hayat neye rağmen ne yaptığına bakar.
Hangi olaylara, hangi kişilere rağmen, hangi kıtlıklara, hangi bolluklara rağmen ne yaptın?
Hayatta birinin eksikliği,
Bir babanın yokluğu ya da varken olmayışı,
Bir eşin oluşu ya da varken olamayışı,
Bir abinin ya da ablanın hayatında var oluşu ama bir o kadar da olamayışı…
Bunları hepsi birer soru aslında…
Varlığı da…
Yokluğu da…
Şimdi buna rağmen doğru tepkiyi verebilecek misin?
Bir insanın yokluğu beni kötü bir insan yapar mı?
Ya da iyi bir insan…
İnsan nasıl iyi olur?
Çok fazla deneme, milyonlarca yanılmayla mı?
İnsan nasıl güçlenir? Nasıl olgunlaşır?
Problemleri çözmeden, problem çözmede marifetlenemez insan.
Soruya verdiği doğru cevaplar kadar marifetlenir, olgunlaşır insan...
Yok olanların acısı mı insanı olgunlaştırır?
Bir şeyin eksikliği insanı iyice mi bozar yoksa toparlar mı?
Ömür nasıl yaşanır?
Bize verilmeyenlere takılarak mı yoksa başıma gelen olayları kendim dışındakilere bağlayarak mı?
Nasıl çözeceğiz?
Daha fazlasını istesek, bir de acele etsek.
Verilmediğinde tartışsak, zalimleşsek belki istediğimiz olur.
Böyle denedik olmadı, bir de nankörleşsek...
Her yolu denesek istediğimiz hemen olur mu?
Hayatın bir işleyişi var halbuki…
Hangi ağaç meyve vermek için acele etmiş?
Hangi tartışmadan sonuç çıkmış?
Hangi hak, sahibine teslim edilmediğinde her şey düzelmiş?
Hangi körlük gerçeğin gerçekleşmesini engellemiş?
Önünü göremediğin bir yolculuğa çıkmak mıdır ömür?
Ne yapıyorsun? Hayattan ne istiyorsun? Güçlenmek istiyor musun?
Acele etmeden, tartışmadan, körleşmeden, elindekileri görerek daha fazlasını istemeden, zalimleşmeden…
Eksikliklerine rağmen, var olmayanlara rağmen insanın ömrünü kaliteli yaşaması mümkün müdür?
Hayatın sorduğu sorulara, bir şeylere rağmen doğru cevap vermek mümkün müdür?
Daha okul sıralarındayken, kendindeki potansiyeli anlamak ister insan: "Acaba benden ne olur?"
Cevabı bulmak mümkün müdür?
Sorduğumuz sorular önemli. Sorduğumuz sorular kadar, bulduğumuz cevaplar önemli....
İşte Deneyimsel Tasarım Öğretisinin önemi de burada gizlidir. Çünkü bize hayatın içinde güçleneceğimiz, olgunlaşacağımız sorular sormanın ve cevaplara ulaşmanın stratejilerini verir.
&
Soruları cevaplarken şunu insan kendine hatırlatmalı “Hayat neye rağmen ne yaptığına bakar..”
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok güzel bir yazı 🌸
Suçlu aramak için değil de anlamak , öğrenmek için hayata soru sormak bambaşka şeyler. Biri yerinde saydırırken biri ileri götürüyor
YanıtlaSilSorular, cevaplar ve strateji… Çözümler ve hayatın içinde güçlenmek… Hayatın içinde hepsi yan yana gizlenmiş. Doğru çözümler üreterek, doğru bedellerle güçlenmek nasip olsun inşallah 🤲
YanıtlaSilProblemleri çözmeden, problem çözmede marifetlenemez insan...
YanıtlaSilElinize sağlık🌿
YanıtlaSilHayatın stili bu, soru sorarak insanı yetiştiriyor. İnsan da kendisine doğru soruları sorarak yönünü bulabilir, acele etmeden, sonuca konsantre olmadan, süreçten keyif alarak 🌼
YanıtlaSilİnsan bir şey yaparken şunu düşünüyor değil mi?😊
YanıtlaSilBen bunu yapıcam ama ne sonuç elde edicem?
Her zaman istediğimiz sonuç oluyor mu?
Olamıyorsa bu hayatta doğru tepkiler verebilmemiz için sebeplere mi odaklanmamız gerekir?
Her şeyin aslında nötr olduğunu bilse insan...
YanıtlaSilSadece tepkime bakılmak için bana geldiğini idrak edebilse..
O zaman davranışların da bir hedefi bir anlamı olurdu, öyle değil mi?
Rağmen yaptıklarımız farkettiriyor.. Digerini de zaten herkes yapıyor.
YanıtlaSildoğru sorularla insanın kendini yönlendirebilmesi ne büyük konfor
YanıtlaSilElinize sağlık. Çok teşekkürler. 💐
YanıtlaSilİnsanın merakı isteği ihtiyacı arttıkça soruları artar, soruları arttıkça neyi neden yaptığını öğrenir. Önemli olan doğru soruların doğru cevapların İnsanı faydaya iyiye götürmesidir.
Doğru soruları sorup doğru cevapları bulabiliriz umarım
YanıtlaSilSorduğumuz sorular kadar verdiğimiz cevaplar önemli 👍🏻çok güzel yazı olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSilEliniz, emeğinize sağlık. Sayenizde varlığımızın sebebini sorgulayabiliyoruz. Ya hiç bulamadan hatta farketmeden gitseydik..
YanıtlaSilHayat neye “Rağmen”ne yaptığına bakıyor. Sadece bu soruyu düşündüğümüzde bile, yolculuk başlar. Farkındalık sağlayan bir makale. Kalbinize sağlık 🫶
YanıtlaSil“Hayatın bir işleyişi var halbuki…“ o işleyişin mantığını kavradığımızda nasıl da kolaylaşıyor hayat…
YanıtlaSilHangi olaylara, hangi kişilere rağmen, hangi kıtlıklara, hangi bolluklara rağmen ne yaptın? O kadar güzel bir soru ki… Neye rağmen ne yaptığımız…bize sorulan sorulara en doğru cevabı verebilenlerden, sorularına ve sahnesine sahip çıkanlardan olalım inşAllah… 😊
YanıtlaSilİnsanın neyi neden yaptığını bilmesi, karşısına çıkan olayları doğru anlaması ve ona göre hareket etmesi için gerçekten çok kıymetli eğitimler. Emeklerinize sağlık...
YanıtlaSil"Bir şeyin eksikliği insanı iyice mi bozar yoksa toparlar mı?" Elinize sağlık bu soruyla karşılaştığımız olaylara bakmak ne kadar iyi olur 🌸
YanıtlaSil"Hayatın sorduğu sorulara, bir şeylere rağmen doğru cevap vermek mümkün müdür? " belki de cevaplamamız gereken en önemli sorudur bu. Çünkü mümkün olduğunu gördüğümüzde cevapsız sorunun olmadığını da fark edeceğiz... Ellerinize sağlık çok güzel anlatmışsınız🌸
YanıtlaSilInsanın bu soruya verecegi doğru cevap aslında varolusununda anlamını ortaya koyacaktır.emeğinize sağlık.
YanıtlaSilDoğru soru doğru cevap…Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilBugün yaşadığın sonuçlardan memnun değilsen, oluşturduğun sebepleri gözden geçir🙂Zira aynı sebepler aynı sonuçları doğuracak. Bu döngü çok yorucu😔
YanıtlaSil"Eksikliklerine rağmen, var olmayanlara rağmen insanın ömrünü kaliteli yaşaması mümkün müdür?" İnsan yanlış sorular sorduğunda çözüme ulaşamıyor gerçekten. Kaliteli hayat için olması gerekenler konusunda yanılıyor olabiliriz.
YanıtlaSilDoğru sorular sorabilmek dileğiyle…
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🍃
''Neye rağmen ne yapabilmek..''
YanıtlaSilİnsan çözümü hep dış dünyada arıyor yahut olumsuz bir durumda yine dış dünyayı suçluyor böylece düğüm çözülür diye düşünüyor. Halbuki kilit kendinde.
Kaleminize sağlık..🌸
Yolumuzu çizmek için kendimize sorular sormanın ve cevaplara göre de o yolu çizmenin önemi.. Ne güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık..
YanıtlaSil