Siz hiç oksijensiz bir yaşam gördünüz mü? Ya da problemsiz hayat? Göremezsiniz… Çünkü aslında her ikisine de insanoğlunun ihtiyacı olmazsa olmaz.
Oksijen aslında yakıcı bir madde. Ama insan, tam da bu özelliğinden dolayı ona ihtiyaç duyuyor. Vücuduna girdiğinde molekülleri parçalayarak yol alıyor, solunum tamamlanıyor. Problemler de bakıldığında can yakıcı gibi duruyor. Ama insanın gelişebilmesi, öğrenebilmesi, bir seviye üste çıkabilmesi için ihtiyaç.
Problem aslında bize sorulan sorudur
İnsan bir problemle karşılaştığında; çoğu zaman bir pürüz gibi görüp, uzaklaşmaya çalışır. Bununla birlikte problemler, aslında zannettiğimiz gibi olumsuzluklar silsilesi değildir. Problem insana sorulan sorudur, “Bunu çöz ve bir sonraki adıma geç” diye.
Çocuğu yere yatmış oyuncak diye ağlıyor. Şimdi bu problemde sorulan soru; “Gönlü olsun, etraftan insanlar bakıyor diye oyuncağı alacak mısın? Yoksa her istediğini alamayacağını öğrenmesi için hayır mı diyeceksin?” Her iki sorunun da cevapları, cevaplara göre de doğacak sonuçları var.
Doğru cevap gelmedikçe problem tekrarlar
Sınava giren bir öğrenci gibi. Sorulara doğru cevap verirse bir üst sınıfa geçmeye hak kazanır, ancak yanlış cevap verirse o sorular, farklı versiyonları ile tekrar tekrar önüne gelir. Ta ki doğru cevaplayana kadar.
İnsan problemlerini çözemediğinde, sabrı yetmediğinde, daha fazla tahammül edemediğinde; öyküyü yarım bırakıp terk etmeyi tercih eder çoğunlukla. Bırakıp gittiğinde bitecek zanneder.
Biter mi gerçekten, öyle mi olur öykülerde? “Evet, olur.” der Deneyimsel Tasarım Öğretisi, “Ama kısa süreliğine.” O arada geri dönmesi beklenir. Dönmeyince daha büyük bir soru çıkar karşısına. Neden mi? İnsanın gerçeği öğrenebilmesi ve o soruyu cevaplayabilmesi için!
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Her dezavantajın bir avantajı vardır.
Problemle karşılaştığında bazen panik olur insan. “Ne yapacağım şimdi ben!”. Bazen de bu panik, yerini kızgınlığa ve şikayete bırakır. “Benim başım dertten kurtulmayacak mı, bıktım!”. Bazen de suçlamalara döner “Hep annemin yüzünden oldu bizi yumuşak başlı yetiştirdi!”.
İşte tüm bu duygulardan sıyrılmadıkça insan, sorulan soruyu göremez. Görülemeyen soru da cevaplanamaz. Aslında onu geliştirecek olan nimeti kaçırır.
Yeni doğan bir bebeğin ilk nefesinde nasıl canı yanarsa, insanın da problem çözmeye başladığında bir miktar canı yanacak. Nasıl ki sonradan bebek nefes alıp verdiğinin farkına bile varmadan hayatına devam ederse, problem çözdükçe insan da marifetlendiği için çözüm hızı artacak. Öyle ki bazen farkında olmadan çözüp geçecek.
Çünkü; “Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.” yeter ki insan zorluğu geçmeyi kabul etsin.
&
Aynı problemle uğraşıyoruz ama aynı problem içinde debelendiğimizi göremiyoruz ne yazık ki! kaleminize sağlık güzel bir noktaya değinmişsiniz:)
YanıtlaSilHiç böyle düşünmemiştim. Çok faydalı bir yazı olmus
YanıtlaSilProblemin oksijen gibi yaşamak için zorunlu olduğunu kabul edebilirsek, çözüme doğru yaklaşmaya başlıyoruz demektir.
YanıtlaSilİnsan problemi ceza gibi görse de marifetlenmesi için gelen nir süreç… her çözdüğünde daha da güçlendiği bir sonraki levela hazırlandığı bir süreç 🌱
YanıtlaSilO anlık olan can yanma, nasıl da kocaman bir hayır haline gelip de insanı güçlendiriyor. Öğrenmek için gelinen bu dünyada, en büyük öğrenim aracı yaşadığı problemler oluyor.
YanıtlaSilİnsanoğlu problemsiz bir hayat istiyorsa ölümü istiyor demişti bir hocamız:) problemlerden kaçmayıp ertelemeden doğru tepkiyle çözebilmek duasıyla:)
YanıtlaSilProblem insanı geliştiren birşey iken n dert ediyoruz galiba
YanıtlaSil“Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.” O an hiç geçmeyecekmiş gibi duran baskılar ve sıkıntılara tahammül etmeyi kolaylaştıran bir yasa... Baskı varken hatırlayabilelim inşallah...
YanıtlaSilHer şey kabul etmekle başlıyor. Problemi çözebilmek için cesur adım kabul etmek..
YanıtlaSilHer problemin çok küçük başladığını zamanda büyüdüğünü öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Küçük problemi çözemeyen büyük problemi nasıl çözebilir ki gerçekten de
YanıtlaSilProblem varsa çözüm.var.. insan problemini dogru analiz edemediģi için çözüm.bulamiyor ve oyalaniyoruz sahte problemlwrle
YanıtlaSilİnsanlara verilen problemler ne büyük merhamet aslında.. ya hiç soru sorulmasaydı? İnsan nasıl düşünecekti? O soruya cevap verme derdi olmasaydı nasıl hareket edecekti?
YanıtlaSilErtelenen her bedelin büyüdüğü kaçılan her problem de büyür. Işin kötüsü artık irade de bir tık düşmüştür... o yüzden peoblemden kaçmak değil problemi çözmek gerekir...
YanıtlaSilProblemlerimizi çözebilmek için acıyı öne çekmek lazım
YanıtlaSilYoksa büyüyor ve katlanamayacağımız hale gelince de vazgeçer hale geliyoruz
Probleme/ soruya, nasıl yaklaştığımız önemli. O bedeli ödemeye katlanırsak cevap çabuk geliyor. Problem yaratıldığında çözümüde birlikte yarartıldı. Soruları SoruN'a çevirmeden çözmek dûasıyla 🤲🏻🤍
YanıtlaSilProbleme karsi acim degisti boyle dusununce..
YanıtlaSilZaten gelecekse sorular dogru cevap versem iyi olur..
Tesekkurler yazi icin
Çok güzel anlatmışsınız. Teşekkürler👍
YanıtlaSilProblemlerle Yüzleşmek acıda olsa toplamda bizim hayrımıza herşey..
YanıtlaSilKaleminize sağlık🖍
YanıtlaSilHer zorlukta bir kolaylık olduğu gibi Zıddında da her kolaylaştırmaya çalıştığımda zorluklar var. Onun için her kaçtığım da, her ertelediğimde, vazgeçtiğimde tekrar düşünmem gerekiyor. Hangisini seçeceksin şimdi mi sonra mı....
YanıtlaSilO halde insan seçimini yapmalı, problemi yaşamayı mı çözüp marifetlenmeyi mi seçecek?
YanıtlaSilSorulan soruları fark edebilmek ve çözebilmek nasip olur inşallah 🌿
YanıtlaSilHer problem çözümü ile gelir yeterki doğru analiz edip doğru cevabı verelim
YanıtlaSil