Ana içeriğe atla

İşaretler ve İzler

İşaretler ve İzler

İşaretleri oku, izleri takip et…

Bak, hayatın mesajı var sana… 

Herkese yaşadıkları ve yaşayacakları ile ilgili iz ve işaretler gönderir, hayat. 

Tıpkı gri bulutların ve rüzgârın yağmurun yağacağının işaretini vermesi gibi... 

Vazodaki solmuş gül, erik ağacındaki yeni açmış çiçek, gökyüzünde kanat çırpan göçmen kuşlar, ağacın dibindeki yosun, hastalandığında vücudundaki belirtiler, bakışlarındaki hüzün, gözlerindeki yaş, omuzlarındaki yorgunluk, ellerindeki nasır, gülmeye çalışsan da tebessümündeki acı…

Hepsi hepsi ve daha sayılamayacak binlerce şey, anlayan için bir iz ve işarettir, sen ve hayatla ilgili... 

Ve her olay,

Olacak olanın işareti, olmuş olanın izidir…

Yani bir öncekinin izi, bir sonrakinin ise işaretidir...

Her sebep, o olayın işareti, 

Her sonuç da o olayın izidir…

Yani aslında tüm yaşadıkların, sessizce işaretini vererek gelir

Ve izini bırakarak da gider, sessizce...


Bu hayatın kılavuzudur işaretler ve izler… onu okuyabilene.

Üstelik de hayatı, yasası ve kurallarına göre oynayanlar için nasıl bir konfordur...

En acı olaylar da…

En sevinçli müjdeler de…

Bir iz ve işarettir, okuyana…


Yani uyarıcı ya da müjdecidir…

Acı da olsa ya da mutluluk

Ama hep hayrınadır insanın

Uyarırken de müjdelerken de fayda verir. 

Ama insan anlayamaz; çünkü o büyük resmi göremez…

Küçücük bir karenin içinde debelenir durur…


Ve herkese gelir iz ve işaretler...

Çünkü hayat adildir, sana işaretini verip diğerini es geçmez...

Seni uyandırıp, onu yok saymaz...

Sana gösterip, onu körleştirmez…

Sana anlatıp, ona susmaz…

Hep gelir...

Hep gelir sen nefes aldığın sürece…


Ama aradaki tek fark şudur…

Sen işareti okursun, o okuyamaz, 

Sen işarete bakıp tedbir alırsın, o farkında bile olmaz kendisine gösterilen ve gönderilenin...

Sen yerdeki taşa takılıp tökezlediğinde “Neden oldu, bunun mutlaka bir anlamı olmalı?” diye düşünüp bilinç vererek, yerdeki dilsiz taştan bile işareti alırken; 

O fabrikası yansa, evine icralar gelse dahi anlamaz işaretleri…

Gözünün önündedir ama görmez, yanında konuşulur ama duymaz… 

Ne kadar efektli, ne kadar baskılı da gelse artık her işaret ve ne kadar derin yaralar bıraksa da her iz...

‘Niye bunlar oluyor,  başıma niye bunlar geliyor?’ demez. 

Gaflet gaflet, uyku uyku, derin derin…

Kapalıdır bilinç… 

Kuyunun dibindeki insan gibi ışık, ses temas etmez ona…

Sana küçücük bir işaret, pişmanlıkla tövbe ettirip boyun büktürürken, yol olup süzülürken gözyaşların yanaklarından…

O; en büyük, en efektli işarete rağmen gafletin ve hatta isyanın dipsiz kuyularına çekilir git gide…

Girdap daha da sarar istek ve arzulara kapılmış bedenini…


“Hep benim başıma geliyor ya, ne şanssızmışım!” der, sahteleşmiş problemine bakıp dış dünyayı suçlarken…

Çünkü göremediğin her işaret daha da silikleşir, belirsizleşir ve onu okumak daha da zorlaşır…

Tıpkı kalın bir perdenin arkasından dışarıya bakmak gibi, hiçbir şey anlaşılmamaya başlar…


Peki nedir sebep, nedir aradaki fark?

Biri yerdeki dilsiz taştan hayatı okurken, diğerine kulağının dibinde bağıra bağıra anlatsan da duymaması nedendir?

Birine sivrisineğin saz, diğerine davul zurnanın az gelmesi…

Biri anlarken, öbürünün anlamaması…

Gözünün önüne serip her türlü işareti göstersen de görmemesi nedendir?

Hani "Hiç akletmez misiniz, hiç düşünmez misiniz?" diye insanı sarsan o sorunun cevabı nedir gerçekten?


Fark: bilinç açıklığı ve idraktır…

Fark: irdelemektir…

Fark: doğru soruyu sormaktır…

Fark: akletmek, düşünmektir…

Kainata, bitkiye, hayvana, insana yüksek bir şuurla bakabilmektir.

Ama istek ve arzularla bilinci kapandıkça gözleri görmez, kulakları duymaz olur, 

Artık gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri mühürlüdür...

Git gide bilinç kapanır, algı sahteleşir ve işaretler daha da, daha da silikleşir.


Peki senin yerdeki taşı, bitkiyi, göğü ve hatta tüm kainatın kitabını okumanı ve ondaki işareti görmenin sebebi yani sendeki o şuuru sana veren nedir?

Nedir o açık bilincin sebebi?


İlimdir... yani soyut bilgi...

Ve seni alim yapar, 

Alim ilim öğrenen, merak eden, araştıran, gerçeği gören, hakikati bilendir…

İrdeleyen, her şeyin ruhuna bakan, eşyanın hakikatini görendir... 

Perdenin arkasını yani yaratılanın arkasındaki muazzam yaratılışı ve Yaratıcıyı görendir…

Yere, göğe… çiçeğe, kuşa… damarına, kanına… parmak izlerine… 

Okyanusun dibindeki keşfedilmemiş canlıya… 

Birbirinden görünmez perdelerle ayrılmış tatlı ile tuzlu suya bakınca sonsuz olanı görendir...  

Ve sonra…

Yasaya ulaşınca, susup tevekkülle teslim olandır…


O halde bilincini aç, düşün, irdele, doğru soruyu sor…

Sonra da işaretleri oku, izleri takip et... 

Onlar karanlık yoldaki yıldızlar gibi sana yolunu gösterecektir...

Işıl, ışıl, pırıl pırıl, 

Bak her yerdeler…

Bak seninle konuşuyorlar…

Bak sana gerçeği gösteriyorlar…

Hadi başla!

İşaretleri oku, izleri takip et...

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu

Yorumlar

  1. ilme ulaştıkça geçmişte yaşadığım olayların o günlerde bana gösterilen işaretlerini bile yıllar yıllar geçmesine rağmen bugün görebiliyorum. zaman geçmiş olsa da:(
    dilerim an da görebilmek nasip olsun. ilim çok büyük konfor.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel... Muhatap alınmak...İlgilenilmek...Asıl Veli olan tarafından.

    YanıtlaSil
  3. İş dönüp yine doğru soru sormaya geliyor. Gerçekten gerçeği merak etmek.

    YanıtlaSil
  4. Yıllarca başımıza balyoz gibi inen işaretleri görmeden yaşarken, ilim yoluna adım attığımızda, görmek, düşünmek ne neden oluyor diye baktığımızda, hayatın bize söylediği neyse o nu fark etmek.

    Benim hareketlerim, benim yaşayacaklarım, daha az zarar göreyim diye, hayatın bana büyük ikramı 🤲

    Çok büyük özgürlük, çok büyük konfor, çok büyük Huzur. Her an şükür sebebi.

    İnsanı düşündüren, anlamlı, sorgulatan bir makale kaleminize kuvvet 🕊

    YanıtlaSil
  5. Merak etmeyene birşey anlatamıyorsun. Seni duyması için merak etmeli. Merak etmek için; önce başına gelenlerin şanssızlıktan değil, birşeylerin tedbirini alması ve verdiği tepkilerini değiştirmesi gerektiği için uyarı olduğunu idrak etmeli…İşin tuhaf yanı, her davranışın bir sonucu olduğunu, doğru davranışın ne olması gerektiğini kimse anlamıyor ve merak etmiyor. Hayatı doğaçlama, keyfine göre yaşamak istiyor, sonra da başına istemediği şeyler gelince şanssızım diyor.

    YanıtlaSil
  6. Hayat her an göz kırparken bize, her an hayrımıza dürterken bizi, nasıl da aldırış etmiyoruz aleyhimize..
    Görebilmek, algılayabilmek, okuyabilmek ne büyük bir konfor.
    İnsan hep bir şeyler sorar da, doğru olanı sorabilenlerden olabilme duası ile...

    YanıtlaSil
  7. Çok etkileyici bir yazı olmuş. Daha okurken göğsümde insanın kısır döngüsünde kaybolurken yaşadığı acıyı hissettim. İnsan o anda neden göremez olayların gerçek yüzünü, neden aynı yerde dolanır da sınavını geçemez.

    YanıtlaSil
  8. İşaretleri okumak, topraktaki tohumdan çıkan çiçekten mesaj alabilmek ona hayran olabilmek… işaretler okudukça daha çok fark ediyor insan yeni işaretler geliyor…işaretleri okumadıkça fırsatlar da kaçıyor.. yan masada benim hastalığımın tedavisi konuşuluyor ama benim bilmediğim bir dilde…

    YanıtlaSil
  9. İşaret okuyabilmek çok büyük bir fark katıyor insanın hayatına. Yeterki düşünüp idrak etmek için uğraşılsın… Kaleminize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  10. Öğrendim ki hiç birşey sebepsiz gösterilmiyormuş insana. İnsan aslında hiç bir zaman başı boş gezemezmiş bu hayatta. Yaptıklarımı sorgulamamiş, hep şikayet edecek sonuç aramışım. Esintiden anlayabilecekken fırtınaya yakalanmışım. İyi insanlarla karşılaştım ve gerçeklerle yaşamanın konforuyla huzur buldum. Hayata nasıl iz bıraktığımız çok önemli, bunun için işaretleri iyi okumak gerekiyor. İnşaallah hakkıyla anlayanlardan oluruz.

    YanıtlaSil
  11. Hayat gerçekten adaletli🌺

    O kişiyle evlenmeyi çok istedik diyelim
    İşareti göremedik

    Sonrası “ ya ben keşke acele etmeseydim” diyoruz


    YanıtlaSil
  12. Güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  13. Hayat bize olay olmadan önce niye işaret veriyor acaba? Demek ki aldanmamı istemeyen bir sistem olmalı!
    Hayatın verdigi işaretleri okuyabilirsek daha az yanılırız, kandırılırız :)

    YanıtlaSil
  14. Hayatta hiç bir şeyin birden bire olmadığını iz ve işaretlerle dolu olduğunu deneyimsel tasarım öğretisi eğitimlerinde fark ettim. İnsanın bilinci açıldıkça bu işaret ve izleri görebilmesi kolaylaşıyor. “Burda ne var” sorusu direkt aklına düşüyor ve dış dünyayı suçlamak onu artık rahatlatmıyor. Gerçek çözümü ister hale geliyor💪🏽

    YanıtlaSil
  15. Yasemin Sırça15 Ağustos 2022 08:15

    “Hep mi beni bulur” dediğimiz insanlar bize boşu boşuna verilmiyor, bize bi şeyi mi işaret ediyorlar yani?

    YanıtlaSil
  16. Aslı Seçkinli15 Ağustos 2022 08:35

    Hepimiz kendi hayatlarımızın Sherlock Holmes’u olabiliriz aslında:) işaret okumak sizi hep doğru yola götürecektir

    YanıtlaSil
  17. Bu hayatta hiçbir şey birden meydana gelmez, hiçbir olay aniden meydana gelmez. İnsan birden boşanmaz birden iflas etmez bir gecede kilo almaz bir gecede kalp hastası olmaz bir gecede obez olmaz insanın başına ne gelirse gelsin hangi olay gelirse gelsin mutlaka önceden bir işaretini gönderir. Bu işaretleri doğru okumak niyetiyle ve duasıyla.

    YanıtlaSil
  18. hayatı merak etmek. yaşadığımız olayları karşılaştığımız insanları merak etmek. sebeplerini merak etmek..
    merak ne kadar önemli. fakat merakımız gereksiz şeylere olunca gereken yerleri merak edemiyoruz maalesef.

    YanıtlaSil
  19. Gerçekten her olayın bir işaret olduğunu idrak edebilsek, öngörebilsek olabilecekleri.. Allah hepimize bilinç açıklığı versin:)

    YanıtlaSil
  20. İşaretler; uzun hayat yolculuğundaki uyarı levhaları gibi okumayı bilene yolculuk keyifli, bilmeyene maalesef kazalar....

    YanıtlaSil
  21. Gerçekten de hayat adil, gercekten de tesadüf yok...

    YanıtlaSil
  22. Hayatın da bir kullanma kılavuzu varmış meğer. Ancak bakanların görebildiği..

    YanıtlaSil
  23. Iz ve işaretleri okuyabilme hak edisimizin olması dileğiyle. Etkileyici bir yazı olmuş, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  24. Köprüden önce son çıkış levhasını kaçırınca, dönüş maliyeti artar.

    YanıtlaSil
  25. Karanlıkta ilerlemeye çalışmak, el yordamıyla yol almak ne kadar zorsa; Hayatın işaretlerini göremediğimizde ve el yordamıyla ilerlemeye çalıştığımızda tökezliyoruz aslında... Zor değil aslında yeter ki düşün.

    YanıtlaSil
  26. Ya iz ve işaretler olmasaydı? Ya hiç bilemeseydik bir olay olmadan önce işaretini göremeseydik. İzi olmasaydı biz bilmeden olan şeyin. Ne kadar zor olurdu.

    YanıtlaSil
  27. Yani aslında tüm yaşadıkların sessizce işaretini vererek gelir...
    Ve izini de bırakarak gider sessizce...

    YanıtlaSil
  28. Aslında hayat bize hep işaret veriyor, yeter ki görebilelim. Ellerinize sağlık çok faydalı bir yazı 🌻

    YanıtlaSil
  29. Bize iz ve işaret okumayı ve yorumlamayı öğreten Deneyimsel Tasarım Öğretisine tekrar teşekkürler..Kaleminize sağlık çok güzel ifade etmişsiniz...

    YanıtlaSil
  30. "Oku" deyince akla gelen...okumak, okudugunu anlamak dogru cevap icin en onemli sey.

    YanıtlaSil
  31. Insan bu hayatin neyi kendisine isaret ettigini fark edince,geride birakacagi izi de belirlemis oluyor.kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  32. Duygularımız aktifleştikçe bilincimiz kapanıyor, işaretleri de göremez oluyoruz. Yazdığınız gibi, yolun sonu hep ilim oluyor 🌸

    YanıtlaSil
  33. "Herkese yaşadıkları ve yaşayacakları ile ilgili iz ve işaretler gönderir, hayat. "
    "Bana da mı?"
    "Evet sanada"
    Yeter ki o izleri işaretleri görmeyi bil ....

    YanıtlaSil
  34. Bu yazıdakiler benim hep düşündüğüm şeylerdi. Tercüman olmuşsunuz. Teşekkür ederim. Neden insan anlamaz, neden gözüne sokulan görmez gerçekten sürekli düşünüyorum

    YanıtlaSil
  35. İnsan işaretleri okuyabildiğinde çok hızlı yol alabiliyor. Kalemine sağlık hocam çok güzel bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  36. İz ve işaretler bize Allah'ın birer merhametidir ama biz mesela birisine aşık oluruz bununla mutlaka evlenmeliyim deriz. O süreçte evlenmek istediğimiz insanın bizim için hayırlı olmayacağının işareti defalarca gösterilmesine rağmen o insanla evleniriz sonra tartışmalar, fikir uyuşmazlıkları, birbiimizi anlamıyoruzlar bla bla bla🙄 sonrasında ayrılır ve suçu ya dış dünyaya ya da karşımızdaki insana atarız. Kendimizde asla bir kusur, hata aramayız. Nasıl gösterilmişti? Ben niye göremiyorum diyorsak onun içinde önce ögrenmeye açık olmalı ve bize gerçeklerin kapılarını aralayacak bir ilim ögrenmeliyiz. O zaman hem herşeyin farkına varabilecegiz hem de hayatımızı kolayca yaşanabilir hale getirebileceğiz. Kaleminize sağlık okumak çok keyifliydi...

    YanıtlaSil
  37. Çok kıymetli bir yazı, emeklerinizi sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  38. Problemleri deşifre etmek istiyorsak işaretlere dikkat etmeliyiz.

    YanıtlaSil
  39. Çok güzel 🤗

    YanıtlaSil
  40. Yol haritası, izler ve işaretler....İnsan görünen arkasındaki mesajı doğru okuyunca yolda doğru ilerliyor...

    YanıtlaSil
  41. İşaretleri oku, izleri takip et olaylar cereyan etmeden gerekli tedbirleri al karlı çık 🙂

    YanıtlaSil
  42. Bu kadar hayat bize her şey olmadan önce işaretini yolluyorda o zaman ben niye göremiyorum bunu 🤔 İnsanın çok yoğun istekleri işaretleri mesajları almasına engel oluyor. İsteklerimizi kontrol edebilme dileğiyle kalemine sağlık🌷

    YanıtlaSil
  43. Hayat bizimle iz ve işaretler bırakarak, soyut yasalarla konuşuyormuş aslında. Bu mesajları algılayacak kadar derinleşenlerden oluruz umarım 🌿

    YanıtlaSil
  44. Bu hayatın kılavuzudur işaretler ve izler… onu kaleminize sağlık 🌼

    YanıtlaSil
  45. Ne güzel bir yazı böyle

    YanıtlaSil
  46. İşaretleri bilen kişi öngörülü oluyor. Gerçekten büyük bir konfor. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  47. İnsanin kendi işaretini görememesi ne acı bir olay😞 çok şükür ki ilim var.🙏☺️

    YanıtlaSil
  48. İz işaret okuyabilmek hayat için çok büyük lüx, konfor. Deneyimsel tasarım öğretisinin tüm eğitimlerine gitmenizi tavsiye ederim. Bu konforu hayatına herkesin katmasını dilerim.

    YanıtlaSil
  49. Neyin neden olduğunu düşünmeden anlamadan gelişi güzel yaşamak ne kadar da yoruyor insanı, hiç farkında olmuyoruz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

İnsan başarı lı olmak ister bu hayatta ve mutlu... Bir karar verdim artık… Ama ya yanlış bir kararsa? Ya reddettiğim seçenek benim için daha hayırlıysa? İçim içimi yiyiyor… Keşke anlamanın bir yolu olsaydı. İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? Kalbine sormalı... Peki, ya kalbim yanılıyorsa? Belki başka insanlara danışmalı... Peki, ya insanlar beni üzmemek için gerçeği değil de nefisimin hoşuna gidecek şeyi tavsiye ediyorsa? Belki de kıyas yapmalı; gelen teklif mevcuttan daha iyiyse değerlendirmeli... Ya daha iyi diye gördüğüm seçenek bir fırsat değil de hayatımın hatasıysa? Keşke anlamanın bir yolu olsaydı... İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? İnsanlar nasıl bu kadar kolay iş değiştirebiliyorlar? Ve nasıl emin olabiliyorlar? Eminlik için bir referans gerekmez mi oysa? Peki, onların referansı ne? İnsanlar nasıl bu kadar kolay istifa edebiliyor? Ya olumsuzluklarına rağmen orada kalması gitmesinden daha hayırlıysa? İnsan nasıl karar veriyor yurt dışın

Kim Kimdir Semineri

Dünya üzerinde yaşayan her canlı birbirinden farklı özellikler taşır. Bitkiler, hayvanlar değişik özellikleri ve yapıları vardır. Çiçekler , meyvesi yediğimiz, yemediğimiz değişik ağaçlar tükenmez çeşitlilik. Her birinin verdiği lezzet, fayda benzersizdir.

Rağmen

Neye Rağmen Ne Yaptın?  Rağmen devam edebiliyor musun? Aynı sakinlikte ve aynı keyifte... İşinden keyif alıyor musun mesela? Patronun çıkardığı zorluğa ve baskıya rağmen, müşterine davranış stilin aynı mı? Rağmen devam edebiliyor musun keyif almaya keyfin kaçsa da? O keyifsizliği yönetebiliyor musun, keyfe dönüştürebiliyor musun mesela?  Yoksa azmin var, ama en ufak baskıda modun düşüp vaz mı geçiyorsun? Sınanmak istemiyorsun… Canın biraz acıdı diye vazgeçiyorsun.  Acıda da keyif alabilir mi insan? Çiğ köfte gibi, adana dürüm gibi… Anda canım acısa da toplamda bundan keyif alabildim mi? Sonraki evre haz ve o keyfi harcamamak! Aman dikkat bu bir tuzak! Hemen harcamak istemene rağmen… Daha pişmedi, daha içi hamur bu kekin. Sadece 15 dakika fırında üstü hafif kızarmış, yeme daha içi hamur... Zaman ise bir sonraki evre... “Tamam şimdi oldu ben yaptım, yaptım mı böyle yaparım. Tırnaklarımla kazıyarak geldim.” Sebep senin ama peki ya sonuç? Gerçekten sen yazdın ve sen oynadın öyle mi? Peki o