Yine çocukluğundan bir kare gözünün önüne geldi. Adamı denizde boğulmak üzere iken sahile çıkartıp, kurtarmaya çalışmışlardı. Kendisi ise denizin üstünde sıkılıncaya kadar yatıyordu yine de batmıyordu.
Bir gemi tonlarca yükü taşıyabiliyordu. Ama bir kayık, içine fazla su alınca denizin dibini boylayabiliyordu. Bazı yük gemileri, gövdesinin yarısı, denizin içinde yol alabiliyordu. Hepsini birden düşününce çok garip geldi. Denizin içindeki balıklar niye suyun üstüne çıkmıyordu. Demek ki asıl mesele sadece su değildi.
Düşünüyor muyuz?
Daha önce düşünmemişti demek ki... Suyun kaldırabilmesi için başka sebeplerin de oluşturulması gerek belli ki. Suyun üstündeki cismin de bunu destekleyecek şekilde var olması... Suya karşıt baskı uygulaması, cismin yoğunluğu, dengede olması... Öğrenci iken ne kadar az düşünmüşüz diye içinden geçirdi.
Yaşarken de ne kadar az düşünüyoruz? Hayatı öylece yaşıyoruz hiç irdelemeden, düşünmeden... Geçmişten getirdiklerimiz, bizden istenenler ya da kendimizin istedikleri... Öylesine mi yaşıyoruz gerçekten? Niye okula gidiyoruz ya da üniversiteye gitmemiz gerekiyor? Hedefimiz hangi mesleği yapacağımızı düşünmeden, sadece üniversiteye gitmek mi?
Niye eğlenmek, arkadaşlarımla güzel vakit geçirmek en önemli isteğim oluyor? Karşı cinsin ilgisini çekmeye çalışmak, kendimizi beğendirmeye çalışmak... Neden sosyal medyadaki paylaşımım çok beğeni alınca seviniyorum? Niye keyfim yerine gelsin diye çikolata yemem gerekiyor? Sırf kamerası güzel diye, olmayan paramla, o telefonu almaya neden çalışıyorum?
Neyi neden yapması gerektiğini bilmeden yaşamak... İşin ilginci, insanın bunları yapınca; mutlu ve başarılı olmasını bekliyor olması. Bu, tıpkı taşın suyun üstünde kalmasını beklemek gibi bir şey değil mi?...
Düşününce, kötü olan hayat mı?
Oysa;
Kimi insan yüzebiliyor, kimi de yüzemiyor, bazı cisim batıyor, bazısı da batmıyor. Su sadece olması gerektiği gibi. Yüzme bilmeyen biri can simidine tutunarak suyun üstünde kalabiliyor. Koskoca gemiyi kaldırabiliyor, fakat taşı batırıyor. İş tamamen suyun dışında bir olay demek ki. Su çoğu zaman bizim tepkimize uyumlu. Mesele insan o su ile ne yapmak istiyor? İstediği şey için yasasına uygun hareket etmesi yeterli.
İsteklerimize ulaşamayıp mutsuz olduğumuzda hayatı suçlarız. Yaşamak zor gelir, küseriz hayata... Oysa hayat da aynı su gibi değil mi? Sadece bize göre uyumlu davranmıyor mu? İsteklerimize ulaştığımız hayat da, ulaşamadığımız hayat da aynı. İsteklerimize ulaşınca biz yaptık, ulaşamayınca hayat kötü. İnsan hayatın yasasına göre uygun davranması gerektiğini çoğu zaman göz ardı ediyor.
Beklentimiz nerede?...
Hayat iyi ya da kötü olamaz. Biz, ona göre davranmıyoruz. Bazı isteklerimiz için beklentimizi hep hayata bağlıyoruz. Suçu evliliğe atıyoruz, evlendiğimiz kişiye, çocuğumuza, patronumuza... Mutsuzluğunun sebebi olarak kendi dışında her şeyi görmek... Tam bu noktada aslında insanın yapması gerekenler var.
Gemi suda rahatlıkla yüzebiliyor. Acaba evliliği de gemiye benzetebilir miyiz? Evlilik de yürümesi gereken bir süreç değil mi? Geminin suda yüzmesine sebep olan yasalar belki evliliği sürdürebilir kılar...
Evliliği de hayat denizinde yüzdürebilir miyiz?
Evlilik de gemi gibi uzun yol alacaksa, ona göre tasarım yapılmalı değil mi? Evliliğinin yoğunluğu, hayata karşı basıncı ve eşi ile dengesinin ayarlanması gerekiyor. Hangi sebepler yerine getirilmeli? Yoğunluğu ayarlamak için ne yapılmalı? Basıncı yaymak için yüzeyi nasıl genişletilebilir? Dengeyi bozan etkenler neler?
Doğru soru sorunca doğru cevaplar da geliyor. Çoğu zaman insan, ilişkilerinde ne yapması gerektiğini düşünmüyor. Kendisinin oluşturması gerektiği sebepleri ortaya koymuyor. Bunun yerine problemi de çözümü de dış dünyada arıyor. Oysa her olumsuz durumda kendi payı da olabilir. Tamamını karşı tarafa yüklemek adaletsizlik olur. Herkes kendi payına düşeni yapsaydı hayat daha kolay olmaz mıydı?
İnsanoğlu çok garip, diye aklından geçirdi. Bize verilenin hep bir üstünü talep ediyoruz. Kendi yaptıklarımızı ise fazla görüp azaltmaya çalışıyoruz.
Gözü yol alan yata takıldı. İçindekiler, yatın yelkenini açmaya çalışıyordu. Belli ki rüzgârdan faydalanmak istiyorlardı. Belki evlilik yata da benzetilebilir diye düşündü. Neden olmasın?... İş sadece insanın ne istediğini bilip, kendi payına düşeni uygulamasında.
İnsan başkalarını denetleyerek, değiştirerek isteklerine ulaşacağını sanır. Sır ise insanın kendini dününden daha iyi yapmaya çalışmasındadır. Başkasının ne yapıp yapmadığıyla değil kendinin ortaya koyacaklarına bakmasındadır. Değişen durumlara da uyum sağlamaya çalışmak, kaptan gibi yelkeni rüzgâra göre ayarlamak...
Gemiyi yüzdürmek için, sadece suyun kaldırma kuvvetini bilmek yetmez. Yasanın gemiden beklentisini de bilmek gerek. Ayrıca gelişen durumlara, şartlara da uyum sağlamak...
Düşündü... Artık beklemekten çıkıp, ‘Hayat bizden ne bekliyor?’ cevabını aramalıydı. En önemlisi ise hangi limana, neden varması gerektiğini bulmalıydı...
Düşünmemişiz hiç. Acı bir gerçek. Bunu fark ettim deneyimsel öğreti sayesinde. Teşekkürler.
YanıtlaSilSu sadece olması gerektiği gibi. Hayat olması gerektiği gibi aslında. Zorlandığımız yerler bizim kabul edemediğimiz ve uyum sağlayamadığımız yerler. Düşünmediğimiz yerler. Dile kolay, görmesi zor :) Görmek ve düşünmek nasip olsun inşAllah…
YanıtlaSil"İnsan suya düştüğü için değil, suyun ilmini bilmediği için boğuluyor."
YanıtlaSilSevgiler 🌺
Değişen durumlara uyum sağlayabilmek, yelkeni rüzgâra göre ayarlayabilmek dileğiyle :)
YanıtlaSilUyumlanabilmenin önemi..
YanıtlaSilBir program vardı; ".....ile doğaya karşı."diye.
YanıtlaSilOysa; insan karşı durarak değil;
ilmini bilerek ve uyumlanarak ilerler..
Herkes yapıp ettiğinin karşılığını alır. Neyi neden yaptığını bilince, mutluluk ve başarı da kaçınılmaz oluyor…
YanıtlaSilGemisini limana yanaştıran kaptan, derler, yazıyı okuyup ta tavsiye edildiği gibi ; düşününce , ama hangi limana yanaştıran diye de irdelenmeli, korsanların da kaptanı vardı değil mi..
YanıtlaSilDoğru soruları sormak doğru cevapları bulmak ve hangi hedefe neden gideceğini bilmek… Kendini hedefe yönelik değiştirmek ve güçlendirmek için adım atarak hayata uyumlanmak işte bütün mesele bu :)
YanıtlaSilHayat benden ne istiyor sorusu...
YanıtlaSilGerçekten öğrenciyken ne kadar da az düşünmüşüz. Hiç uygulanmayacağımız hayatımız boyunca hiç kullanmayacağımız bilgileri boş yere beynimize depolamışız gerçek bilgiden o kadar da uzaklaşmışız ne kadar da az düşünüyoruz.
Bugün bu gemi hangi limana gitmeli neden gitmeli? Limana gitmeyecekse okyanusta bomboş dolaşır oyalanır durur. Doğru Liman hangisi doğru hedef hangisi doğru soru hangisi... gerçeğin peşinde olmayan gerçeği bulamaz.
Hayatta her şeyin bir yasası var, yasalara göre hareket etmek gerekir,
YanıtlaSilHayat denizi bu cümleyi seviyorum :)
YanıtlaSilİnsanın karşılaştığı sonuçların bir sebebi olduğunu bilmesi sahip olunabilecek en büyük konfor. Çünkü o zaman çözümler de çok yakın oluyor.
YanıtlaSilHerşeyi ne kadarda normaleştirmiş insanoğlu😞
YanıtlaSilYüzmek suda dengede kalmak gibi.. dengeyi kaybettiğim heryerde boğulma ihtimalim var demekki..
YanıtlaSilArtık beklemekten çıkıp, hayat bizden ne bekliyor sorusunu sormak, sadece bunu yapmak bile bir insanın dönüşümüne nasıl muhteşem olasılıklar açar. Tekrar tekrar okunup idrak etmek gereken bir yazı. Teşekkürler.
YanıtlaSilGerçek insanı bulunduğu her sahnede üstün kılar... Yazık ki insan gerçeği kaybedip yasadan uzaklaştığında hep dış dünyayı suçlamaya başlıyor. "Su niye beni boğdu, ateş niye beni yaktı" demeye başlıyor. Ve dış dünyayı suçlayarak nasıl da sahtelestiriyor problemini...
YanıtlaSilHakikaten de suda çırpındıkça daha da batıyor insan
YanıtlaSilOysa ki sebebine sarılsak
Sebebini hayatın yasalarına uyumlu kılsak
O zaman hep kazananlardan olabilir miyiz?
Bir gemiyle evliliğin ne alakası var deriz.. çok varmış.. hayata irdeleyerek baktığımızda sorularımızın cevabını veriyormuş aslında🌿
YanıtlaSilezber yaşantılar sürdürüyoruz maalesef.
YanıtlaSilne zaman soru sormaya başladım. yaşadıklarım garip gelmeye başladı, düşünmeye başladım işte o zaman deneyimsel tasarım öğretisi ilmi ile karşılaştım.
çok şükür :)
Cidden hiç düşünmemişiz, neyi neden yaptığımızı veya istediğimizi bilmiyoruz.
YanıtlaSilHayatımızda inatlaşarak, zıtlaşarak bir şeyleri elde etmeye çalışıyoruz ama bu sadece insanların arasını bozuyor. Mesele biz ne kadar uyumluyuz, hayata ne kadar uyumluyuz? Aynı bir gemi gibi suyla uyumlu hareket edebiliyor muyuz?
Gerçekten de hersey herseyle ilişkili... İşin gerçeğini algılayıp algılayamamak mesele...
YanıtlaSilHangi limana neden varmalıyız? Güzel soru :))
YanıtlaSilHangi limana neden varmalıyız? Güzel soru :))
YanıtlaSilHayat denizine uyumlanabilmek... Hiç bir insan doğarken yüzmeyi bilmiyor. Kimi çok küçükken öğreniyor, kimi de yıllar geçmesine rağmen öğrenmiyor. Elbet o denize atılıyoruz, hayat denizinde problemler sadece yüzmedeki marifeti artıran küçük engeller gibi... İlerlemek için en önemli davranış stili sanırım önce "öğrenci" olmayı kabul etmek...
YanıtlaSilYaşarken de ne kadar az düşünüyoruz? Bu sorunun cevabını düşündüm de hakikaten ne kadar az düşünüyoruz. Ve düşünmeye ne çok ihtiyacımız var...
YanıtlaSilNe faydalı bir yazı olmuş, kaleminize sağlık 🌻
YanıtlaSil"Neyi neden yapması gerektiğini bilmeden yaşamak, suyun akışına bırakmak" aslında insanı en çok yoran stilleri ama tam tersi zannediyoruz ...
YanıtlaSilNe garip canlılarız! Gerçekten düşündük mü? Hep hayattan bekledik ama hayat istediğim sonuç için benden ne bekliyor diye düşünmedik.
YanıtlaSilDüşünmek ne kadar kıymetli.. Neyi neden yaptığını bulabilmek..
YanıtlaSil"Zihin soru ve cavap şeklinde çalışır" der deneyimsel tasarım öğretisi ve dogru sorular sorulduğunda doğru cevaplar gelmeye başlar. Yeterki düşünelim, irdeleyelim ve idrak etmeye çalışalım. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilArtık bende yapabildiklerimle mutlu olmaya calisiyorum.aa bende yapabiliyormusum diye biliyorum. Yine güzel bir post
YanıtlaSil👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻💜
YanıtlaSilİnsan bekliyor ki rüzgar ona uyumlansın, karşısındaki insan onun istediği şekilde algılasın. Ama uyum sağlamadığımda, düşünmediğimde kırılan yine ben oluyorum. O sonucu ben yaşıyorum çünkü, benim gemim batıyor, benim yelkenim dağılıyor...
YanıtlaSilÇok teşekkürler yazınız ne kadar faydalı 🙂
YanıtlaSilİlk uyumlanan kazanır:))
YanıtlaSilPekte düşünmemişiz:(( sanki
YanıtlaSilUyumlanabilmek.. ne kadar da önemli.. keşke idrak edebilsek..
YanıtlaSilHayatın yasalarını bilmek ne kıymetli bir bilgi oysaki. Hiç bir şey başıboş değil.
YanıtlaSildoğru sebepleri görmeyi ve uygulamayı başarmak...
YanıtlaSilBu kadar mükemmel bir düzenin içinde düşünce boyutunda bu denli sığ kalmak mahcubiyet hissine kaptırıyor insanı. Yüzeysellikten kurutulup derinlik kazananlardan oluruz umarım 🌿
YanıtlaSilHayatımın kalitesi, ne kadar dengede olduğumla doğru orantılı. İnsan hep kendine dönüp bakmalı. Kaleminize sağlık 🌼
YanıtlaSilBilmek insanı değiştiriyor.
YanıtlaSil