Her Şey Birbiriyle İlişkili
Fizik denince hareketin sebebi, sonucu ve hayatı yöneten somut yasalar akla gelir. DTÖ de insan davranışlarının dinamiğini, sebep ve sonucunu, getiri ve götürüsünü inceler.
Fizik neden sonuç ilişkisi kurarak, DTÖ neden sonuç ilişkisi kurarak ilim yapar. Bilim somut, ilim soyut olan gerçektir. Bir şeyin yasalaşması yani Fizik ve DTÖ'nün alanına girebilmesi için de tüm zaman, tüm mekan, tüm insanlar için geçerli olması yani aynı şartlar altında, aynı nedenlerin, aynı sonuçları vermesi gerekir. Çünkü her seferinde değişen sonuçlar hem bilim hem de ilim yapmayı ve yasaya ulaşmayı engeller. İşte tam da bu yüzden olaylar, durumlar ve insanlar arasındaki neden sonuç ilişkisi çok önemlidir. Çünkü hareket; nedenler ve sonuçlar arasındaki döngüselliktir. Her hareket bir önceki hareketin sonucu, bir sonrakinin ise nedenidir. Ve laboratuvardaki fizikçi de Deneyimsel Öğreti ilmi de anlattıkları ve yaptıklarıyla insan hayatını daha mutlu, daha başarılı ve daha konforlu hale getirmek için çabalar.
Fizik kanunları, somut yasalardır. Isınan maddelerin genleşmesi, mıknatıslar, ses ve ışık dalgaları, atom çekirdeği, maddelerin etkileşimi ve daha sayılamayacak kadar çok alanıyla evrendeki hareketi somut olarak açıklar ve bunlar da hayatı daha konforlu hale getirir. Bu kanunların verileri sayesinde gemilerle büyük su kütleleri üzerinde taşımacılık yapılır ya da havada saatlerce asılı kalabilen uçaklar üretilir. Ses ve ışık dalgalarıyla da haberleşmeler yapılır, on binlerce uzaktaki insanlara görüntüler, sesler gönderilir ve yaşam insan için daha kolaylaşır.
DTÖ'nün de soyut yasaları ortaya koyarkenki amacı budur. Çünkü insan, hamlelerinin sonucunun ne olacağını bilmediği, doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yapamadığı için acı ve sıkıntılar içinde çırpınır. Oysa ticarette, evlilikte, çocuk yetiştirmede, sağlıkta ve tüm ilişkilerinde oluşturduğu hangi nedenin ona hangi sonucu getireceğini, neyi yapınca sonucun ne olacağını bilse bu kadar yanlış davranır mıydı, tekrarı olmayan hayatında? Yani soyut yasaları bilseydi çok daha farklı olmaz mıydı?
Karşısındakine emek harcayıp bedel ödedikçe kendi zalimini oluşturduğunu bilen hangi insan bunu yapmaya devam ederdi ki? Ya da beklentisini aslında hiç de kontrolünde olmayan dış dünyaya ve başka insanlara yüklediğinde mutlu olamayacağını bilse daha doğru yönetmez miydi beklentisini? Ya da hayattaki bir şeyde başarılı olmak için, hedeflerini ve amacını doğru belirleyip her hamlesinden önce ve sonrasında, vaz geçmesi gereken süreçleri bilseydi... Daha başarılı olmaz mıydı adımlarında, daha mutlu, daha huzurlu ve daha kolay olmaz mıydı her şey onun için?
İşte Deneyimsel Öğreti ve Fizik, var olan ama insanın göremediği o yasaları sunarak bu konforu veriyor. O zaman da insan yasalara uyumlu olduğu hayatı için su gibi akıyor engelsizce. Çünkü yasalara direnerek kazanmak yazık ki mümkün değil. Üstelik somut ve soyut yasalar birbirinden ayrı düşünülemeyecek kadar iç içe..
Zıtlıklar Her Yerde
Bir mıknatısın içindeki kutuplar her şeyin zıddıyla var olduğunu gösteriyor bize. Yani "GİZZIT" yasalarını.
Çubuk mıknatısı kesildiğinde kesilen yer kendiliğinden gene diğer kısmın zıddını var ediyor. Yani kesilen yer eksi - ise altta artı+ kutup kaldıysa kesilen yer gene eksiye dönüştürüyor kendini, bunu kaç defa tekrarlarsanız tekrarlayın tek kutba indiremiyorsunuz.
• Hayatta Durağanlık Yok Hareket Var
Bir diğer yasa, elektrik kablosu içindeki bakır telin ve oradaki elektriğin bir yere kadar gidip sonra oradan geri dönmesi hayatta her şeyin sınırlandırılmış olduğunu, bir şeyin belli sınıra kadar gidip oradan geri döndüğünü gösteriyor. Yani bu hayatta heplik, hiçlik ve sonsuzluk yoktur. Her şey bir sınıra kadar gidebilir. Hep gitse, hareket durur. Hareket durursa kıyamet kopar, oysa durağanlık yok bu hayatta. Algı eşiğimizin üstünde veya altında da olsa, bazılarını fark edemesek de kainattaki her şey hareket halinde.
Hiçbir şey sonsuza kadar devam edemez ve her şeye bir sınır konmuştur. Bir sınır olunca da hareket oraya çarpar ve döner. Sınır koyduğunuzda hareketi bükülmüş olur. Yani ileriye gidemediği için geri döner. Bir süre sonra hareket bir döngüye dönüşür. Alt sınır 1 ile üst sınır 6 arasındaki döngü… Bu dünyadaki bütün hareketler döngü şeklindedir. 7’ye çıkamayan hareket 6’dan 5’e dönmek zorunda ya da 1’den 0’a inemeyen hareket 2’ye dönmek zorunda. İşte kutup denilen şey böyle oluşur.
Mıknatıslardaki ya da elektrik devrelerindeki, kabloların içindeki elektrik akımları da… Yani bir yerden elektriği ya da enerjiyi alıp öteki taraftan kusar. Bununla birlikte kusamayınca, yani bir sınır konulunca, o zaman geriye dönüp hareket eder ve o döngüsel hareket başlar. İşte bu Deneyimsel Öğretinin "GİZZIT" konusunu hatırlatır. 7’ye 0 yoktur, alt ve üst sınırlar vardır, daha ileri gidemeyen hareket geri döner, yani hareket döngüseldir ve her şey başladığı yere geri döner.
Hareket bükülmesi- Her şey sınırlandırıldığı için daha ileriye 7’ye gidemeyen hareket bükülüp, 6 dan 5, 4, 3’e doğru geliyor ya da 0 ‘a inemediği için 1 den 2’ye 3’e.
Buna besinlerin ve şekerin vücutta emilip hücrelere iletilmesi ya da elektriğin bir yerden bir yere kablolarla taşınmasını da örnek verebiliriz. Tüm bunlar üç evrede olur.
*Emme( absorbe)
*Doyma
*Kusma.
Zaten hayatta her şey emme ve kusmaya yani fizikteki, çekme ve itme arasındaki zıt kuvvetler üzerine kurulu değil midir?
Bakır tel o enerjiyi alır, yani emer, doygunluk olunca da kusar, yanındaki parçaya ya da nesneye aktarıyor. Emme ne taraftaysa zıddında da kusma olur. Bunu o kadar hızlı yapar ki elektriğin geçiş ve taşınma süreci oluşur.
Bedenin besinlerdeki şekeri tüm hücrelere iletmesi de aynı çalışma disipliniyle olur. Toprak da yağmur sonrası suyu emer, doygunluğa ulaştıktan sonra taşıp kusmaya başlar. Peki neden kusar? Sonsuza kadar ememeyeceği için, yani emmenin, absorbe etmenin de bir sınırı olduğu için, hayatta her şey sınırlandırıldığı için.
Bir yerde sıcaklık arttıkça soğukluk, soğukluk artınca da sıcaklığın düşmesi, nesneler arasında ısı alışverişi de bir emme-kusma, alma-verme, etki-tepki, algılama ve sonra da aktarmadır aslında… Bizler de önce algılar, sonra da aktarırız ve neyi algılarsak da onu aktarırız, farkında olmadan.
• Her Şey Dengeye Gelme Eğilimindedir
Bir atom çekirdeğindeki nötron ve protonların sayılarındaki o muazzam denge ve çeşitli durumlarda parçalanarak birbirlerini tamamlamaları, aralarındaki o dengeyi bozmamak içindir. Ya da birbiriyle temasta bulunan farklı ısılara sahip şeylerin ısıları, er ya da geç birbirine en yakın hale gelir. Yani dengeye... Bu da gösteriyor ki her şey aslında dengeye gelme eğilimindedir.
• Hareket Ve Isı Arttıkça Sürtünme Artar
Bir yerde hareket arttıkça ısı, ısı arttıkça da sürtünme artar. Bizler de İlişkilerimizde hareketi ya da aktarımlarımızı çok artırdığımızda bu bizi aktifleştirir ve ilişkide ısı artıp tansiyon yükselir. Tartışmalar, gerginlikler başlar ve bir yerde sürtüşme varsa orada güç kaybı olur. O zaman da hiç bir şey olması gerektiği doğallıkta akamaz. Yani bir ilişkide hareket artıp, sürtüşme ve pürüz olunca orada mutlaka güç kaybı olur, tıpkı motordaki enerji kaybı gibi ilişki de oradan güç kaybedip zarar görmeye başlar.
• Sürtünme İle Ovalleşebilmek
Fizikte sürtünmenin yasalarından biri de ‘Sürtünmenin olduğu yerde hareketin yönü olur. Nesnelerin ağırlığına göre ovalleşme oluşur’. Birbirine sürtünen sivrilikler birbirini yontup ovalleştirir. Doğada bu yüzden sivri bir şey yoktur. Toprak, rüzgâr, su dalgaları veya başka etkenler, tüm sivrilikleri zamanla ovalleştirir. Biz de ilişkilerimizde bizden çok farklı insanlarla birlikte oldukça sivriliklerimiz, çıkıntılarımız o karşılıklı sürtünme sonucunda ovalleşir ve birbirimize benzeriz. Bu da Kim Kimdir İnsan Tanıma Sanatında "karakter katma" ve "kişilik oluşturmaya" benzer.
• Var Olabilmek İçin "Uyum" Şart
Doğadaki her şeyin var olabilmesi için bulunduğu ortama uyumlanması da bir fizik kanunudur. Nasıl bir civa nereye koyulursa orada var olabilmek için hemen bulunduğu ortamın şeklini alıverir. Bizler de şayet doğru iletişim kurmak istiyorsak, bulunduğumuz yerde uyumlanmamız gerekir.
• Engelleri Rahat Aşabilmek İçin Esneklik Önemli
Doğadaki sıvı ve yumuşak maddelerde esneklik vardır. Kuvvet uygulandığında şekilleri değişir, sabit değillerdir. Su karşılaştığı tüm engellere rağmen bir şekilde bir yol bulur kendine akmak için. Bu da bize bir engelle karşılaşıp sıkıştığımızda yani baskı anlarında hemen başka bir yol bulabilmeyi, bir yöntem çeşitliliği olan esnekliği hatırlatır…
Ve daha bunun gibi onlarca birbiriyle ilişkili soyut ve somut yasalar…
Tüm bunlar da bize gösterir ki her şey makroda da mikroda da birbiriyle ilişkili ve birbirinden ayrı değil, soyut ve somut her şey içi içe ve bir bütünün parçaları…

Hayat aslında somut ve soyut tarafıyla ne kadar da tutarlı. Ve tüm zamanlar için gerçekten sadece bu dünyadaki somut aleme bakarak soyuttaki davranışlarımız için işaret toplayabiliriz. Ve yine deneyim transferi aslında tüm mesele…
YanıtlaSilsisteme İnsan hayran kalıyor. Ne güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık.
YanıtlaSilİnsan ilişkileri ve fizik yasaları ilk duyunca alakasız gibi görünen ama aslında ne kadar da ilişkiliymiş
YanıtlaSilİnsan yasalara uyumlu olmadığında denize rotasız balık avlamaya çıkmış kayık gibi savrulup gidiyor. Boşa geçen zaman, boşa geçen emek ve sonunda elin bomboş dönmesi….
YanıtlaSilO zaman hayatın insanı her an şaşırtan yasalarını öğrenmeye var mısınız?
Nasıl ki somut yasalar var hiç değişmeyen, soyut yasanın varlığı insanı en güzel iyi olan şekli ile yaşaması için var. Eğer yasalar çerçevesinde yaşadığımızda bizden olmayan bizim dışımızda hiç bir şeyin olmadığını görürüz. Rüzgarın o esmesini, evimizde çiçekten çıkan filiz, bir canlı İle gözgöze gelmek, bebeğimize sarılmak, ilişkide susan taraf, heyecan duyduğumuzda neler oluyor deyip düşünmek, nankörlük gördüğümde nerede sınırı aştım diyerek bilinç vermek hepsi döngünün içinde. Oysa her şey ve hepimiz görünmez iplerle bağlıyız birbirimize.
YanıtlaSilHâl böyleyken ben kendimi tek sayamam. Her yaptığım iyi ve kötü davranış sisteme hizmet ediyor. Peki bu sorumluluğa soyut yasaları da anlayarak nasıl hizmet edebilirim?
Çok faydalı bir yazı olmuş. Teşekkürler
YanıtlaSilHerşey birbiriyle gercekten nasıl da bağlantılı. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilBu yazıyı okumak bile insanın farkı fartetmesine idrakın artması vesile olmuş .Bğlantılar müthiş. 🙏🙏 teşekkürler.
YanıtlaSilGerçekten de herşey birbiri ile ilişkili... Çok fark ettirici, idrak ettiren bir yazı...
YanıtlaSilBiz hep bütüne baktığımız için benzerlikleri algılayamıyoruz. Halbuki detaylandırınca hersey nasıl da birbiriyle ilişkili ve tutarlı… İlişkilerde başarılı olmak için; sadece atomun en küçük parçalarının birbiriyle ilişkisi ve uyumuna bakmak bile yeterli aslında. Fiziğe, coğrafyaya, biyolojiye, neye bakarsan bak hep tek bir gerçeklik anlatılıyor aslında… İşte o mesajları okumaya çalışmaya ilim, okumaya çalışana da alim deniliyor…
YanıtlaSilYaratılmış olana baktığında, anlamaya ve anlamlandırmak için üzerine düşündüğünde nasılda herşeyin bir biriyle bağlantılı olduğunu görüyorsun. Yasaların varlığına iyi ki diyorsun. Ellerinize, kaleminize sağlık😊
YanıtlaSilHer şey her şeyle ilişkili, ilim bilim ile, somut yasa soyut yasa ile, insan insan ile ilişkili…Ne güzel yazılmış, insanı tanımak, uyumlanmak ve esnek olmak…
YanıtlaSilFizikçi olarak şimdiye kadar okuduğum üzerinde beyin fırtınası yaptığım çok güzel yazılmış bir yazı kaleminize sağlık.
YanıtlaSilFizikçi olarak şimdiye kadar okuduğum üzerinde beyin fırtınası yaptığım çok güzel yazılmış bir yazı kaleminize sağlık. Serap Tuğrul
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş, her şeyin her şeyle ilişkisinin ne güzel bir ispatı... Teşekkürler
YanıtlaSilHayatı yöneten yasaların farkında olmak tarifsiz bir konfor..Kaleminize sağlık
YanıtlaSilDTÖ nelerden bahsediyor sorusunun cevabı çok kapsamlı. Bu yazı da buna bir örnek. Fizikle DTÖ bağlantısı nasıl kurulur? Yazanın ellerine sağlık, çok bedelli bir yazı.
YanıtlaSilEvet keşke bilseydik ya da unutmasaydık yaşamın, ilişkilerin de yasaları olduğunu , aynı sebebin aynı sonucu doğurduğunu unutmayıp defalarca aynı hatalara düşmeseydik ve yitirmeseydik hayat konforumuzu.
YanıtlaSilKeşke defalarca deneyimleyip üzülmek yerine,hangi davranışın hangi sonucu doğurduğunu,başkalarının hayatında nelere mal olduğunu daha iyi gözlemleyebilseydik.Rabbim hepimize o idrakı nasip etsin inşallah ...
YanıtlaSilNe kadar guzel iliskilendirilmis bir yazi
YanıtlaSil"laboratuvardaki fizikçi de Deneyimsel Öğreti ilmi de anlattıkları ve yaptıklarıyla insan hayatını daha mutlu, daha başarılı ve daha konforlu hale getirmek için çabalar"... deneyimsel öğreti için doğru ama fizikçi için bilemedim. Nihayetinde atom bombasını da bulan bir fizikçi.
YanıtlaSilHayatta hiç bir şey başı boş bırakılmamış, ne kadar muazzam ve herşey nasıl da bir biri ile ilişkili..
YanıtlaSilMuhteşem bir sistem...
YanıtlaSilMuhteşem bir dizayn...
Ve bütün bunlara karşılık,
Agılamayan , irdelemeyen, gerçegi aramayan insan... ne yazık...
Her şeyin her şeyle ilişkili olduğunu anlatan anlamlı, güzel bir yazı teşekkürler🌸
YanıtlaSilHareketin yasası , hayatın yasası aslında hep aynıdır. İnsan yasaları bir çözebilse, girdiği her yerde üstün olabilecek ama yasaların bile olduğundan haberi bile yok bir çok insanın..
YanıtlaSilBenim gibi hareket etmeyi çok sevmeyen bir insan için "Hayatta Durağanlık Yok Hareket Var" cümlesi çok vurucu olmuştu. Kabul etmem zaman aldı ama faydasını çok gördüm.
YanıtlaSilİnsanoğlunda bir sürü bilgi var ama maalesef aradaki bağlantıyı kurmakta zorlanırız.. İnsan gerçeği bildiğinde, herşey herşey ile ilişkili olduğunu bildiğinde, herşey çok daha anlamlı oluyor.. Emeğinize sağlık..
YanıtlaSilGizzıt yasasına uyumlandığında oval ve dengede ilişkilerin olurken; yasaya uyumlu davranmadığında hayatın çekilmez olabiliyor. Neden ben hayatımda hep aynı şeyleri yaşıyorum? Neden insanlar bana değer vermiyorlar,nankörler, zalimler, zorbalar diyorum. Bu yasayı gerçekten yaşayabilsek hayatı çözmüş olurduk. Çok güzel detaylandırılıp anlatılmış bir yazı , emeğinize sağlık...
YanıtlaSilHer şey dengeye helme eğilimindedir sadece insan değil 🙁
YanıtlaSilHer olayın ardında benzer bir örüntü var aslında. Maddenin hareketi, ısı, sürtünme ile ilişkilerdeki aktiflik gibi... Yazanın baktığı gibi görebiliriz umarım :)
YanıtlaSil"Karşısındakine emek harcayıp bedel ödedikçe kendi zalimini oluşturduğunu bilen hangi insan bunu yapmaya devam ederdi ki?" zihnimde yankılandı okudukça.
YanıtlaSil