Ana içeriğe atla

Disiplin Varsa Rol Var

yahya hamurcu


Disiplini koruyamadığında gevşer insan. Gevşeklik, bir insanın düşebileceği büyük tuzaklardan biri. Ne yeteneği olursa olsun, hangi marifetlere sahip olursa olsun, hiçbirisi işe yaramaz gevşeklik gösterdiğinde…

İnsan gevşediğinde ilmi ondan alınmaya başlanır. Detayları kaçırmaya başlar, yoldan kopmaya başlar. Bereketi kaçar, bereketi kaçtıkça daha gevşer, daha gevşediğinin farkına varmaz. Uyarılar gelir, uyarılar onda şikayete sebep olur. Şikayet ettikçe daha gevşer ve böylece sarmala girer.

İnsan, esneklikle gevşekliği karıştırır. Bir şeyi sağlamlaştırmak istiyorsan, esnekliğini arttırman gerekir. Esneyebilirsen senin hayatının içinde dayanıklılık, sağlıklılık daha fazla olur. Esneklikle gevşekliği karıştırmamak gerekir. Karıştırırsak, o zaman kalitemizden kaybetmeye başlarız. Yaptığımız işlerin kalitesi içerik ve biçim olarak bütündür. Birini iyi yapıp diğerini gevşetemeyiz. 

Gazze gevşemiyor… Gazze sımsıkı…

Baskı yüksek olduğunda zihnimizi, kayıplara konsantre olmaktan sakındırmak gerekiyor. Gazze’liler gibi... Konsantre oldukları şey kayıpları değil, kazanacakları cennet ve şehitlik mertebesi. Bu da onların sımsıkı olmasını sağlıyor. 

ALLAH’ın, “Düşmanı takipte gevşeklik gösterme.” Emrine uyum sağlıyorlar. 

Gazze’de tarım hareketi başlatan Yusuf gibi. Yusuf, Ziraat Mühendisiydi. THAMRA adını koyduğu hareketle, kendi kendine yeterliliği olan, gıda egemenliği olan bir Gazze hedefledi. Amacı, gıdada kendi kendine yeterlik elde etmek ve topraklarını restore etmekti… Çok da güzel yol aldı. İlk günden diyordu ki “Ben buna girişince, bu iş bir noktaya geldiğinde düşman beni tehdit görecek ve öldürecek. O güne kadar ben elimden geleni yapacağım.” 

Lider, kendisine iş çıkarandır. Yusuf lider oldu ve  tehdit olarak algılanıp öldürüleceğini bilmesine rağmen, işini en güzel biçimde yaptı. Çünkü Yusuf’un ümidi cennettendi. Ve dediği gibi de oldu… Yusuf, adı sahibi gibi güzeldi, yumuşaktı, güler yüzlüydü. Yusuf’u yaktılar. Yusuf yandı mı? Yusuf öldü mü? Şehitler ölmez… 

Yusuf, onların ümid edemeyeceği şeyleri ümid ediyordu… Ve başlattığı hareket sürüyor. Dünyanın her yerinden tohum ulaştırılmaya çalışılan bir harekete dönüştü  THAMRA… Yusuf bir tohum attı, binlerce tohum yeşerdi…

Yusuf, düşmanı takipte gevşeklik göstermedi. Onun ana stratejisinin açlığa ve ümitsizliğe düşürmek olduğunu gördü ve tam da o stratejilerinin kalbine hançer gibi THAMRA’yı yerleştirdi. THAMRA yaşıyor…

Yusuf esnekti, tohumları yeşertmek ve çadır çadır insanlara ulaştırmak için pek çok çözüm üretti. Engeller ve zorluklar karşısında gevşemedi. En iyi yaptığı şeyi yapmayı sürdürdü: ÜMİT EKMEK… Her tohum bir ümiddi. Onun ümidi de büyüktü ve doğurgandı.

THAMRA’yı taa Missouri’den bir fidanlık ve tohum mağazası duydu. Baker Creek Heirlom Seeds, THAMRA’ya yüzlerce tohum ulaştırmayı başardı. Taa Danimarka’da gerçek tohumlarla üretim yapmaya çalışan birkaç kadın, yerel pazarlarında sattıkları ürünlerin gelirlerini THAMRA’ya bağışladı…

THAMRA, Yusuf’un mirasını, geride bıraktığı misyonu yaşatmaya and içenler tarafından üretmeye ve çadır çadır, elden ele, köşe bucak fide yetiştirmeye, tohum ulaştırmaya devam ediyorlar.

Japonya’dan Yusuke Furusawa gevşemedi. İlk günlerden itibaren Tokyo gecelerinde, ulaşım noktalarında, boykot markaların önlerinde; çantası, karnına ve sırtına astığı Gazze’deki Soykırımı Durdurun yazıları, boynuna doladığı kefiyesi, elindeki “Soykırımı Durdurun” tabelası ile protestosunda gevşemedi. Her gece çevresine, yüksek sesle anlata anlata, boykota davet ede ede tek başına zulmü duyurmaya çalışıyor. Bazen kınanıyor, bazen tartaklanıyor, bazen üstüne tükürülüyor, bazen tehdit ediliyor… Ama Yusuke, Japon Yusuf; tek başına gerçeği anlatmaktan vaz geçmiyor. Bu gece de çıkmayayım demiyor.

Hamada, yemek bloggerı olma yolundayken, başlarına gelen musibete yine yemeği ile doğru tepki vermeye çalışıyor. Elindeki malzemelerden lezzet şöleni yemekler yapıp sunarak, insanların hem anda beslenmelerine  hem de yüzlerini güldürmeye çalışıyor. Kendi yüzü gülmüyor ama… Hamada, düşmana kızgın.. Duyarsızlara kızgın… Yüzü sadece çocuklara gülüyor. Hamada, ben ne yapabilirim ki diye köşesine çekilmedi ve geveşemedi… En basit malzemelerden en güzel lezzetlerde ve sunumlarda yiyeceklerle yüzleri güldürmeye devam ediyor. Şimdilerde iki çocuk onu modelliyor Gazze’de.. 

İgor Dobrowolski, Polonyalı bir performans sanatçısı… Sanatını Gazze’deki soykırımı duyurmak için kullanıyor. Kurguladığı sahnelerde gösterdiği canlı performansla, insanların dikkatini GAZZE’ye çekmeye çalışıyor. O sahneler hiç de kolay değil. Çünkü işkence gören insanların durumlarını, o şartları oluşturarak kendi bedeninde insanlara gösteriyor. 

Daha kimler kimler var... Bilmediğimiz de daha kimler var… Kalbi gerçeğe açık olanlar rolleri kapıyorlar… Bulunduğu yerin gerçek iyileri… Serbest dolaşımdayken de insanlıkları aktif olanlar… Serbest dolaşımdayken de disiplinde sımsıkı olanlar…

Bu zaman aktif olma zamanı… Sımsıkı olma zamanı. Hareketinde süreklilik olanların rolleri kaptığı dönem.. Harekete yatırım yapanların dönemi… Öyküyü ancak hareketle geçebileceğini idrak edebilen sımsıkılardan olmak duasıyla…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir: Mutlu ve başarılı olmak…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; Kim Kimdir, İlişkilerde Ustalık, Başarı Psikolojisi, Sakınmada Ustalık programlarını sunar. Böylece insanların mutlu ve başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 


Yorumlar

  1. Üzülmeyin gevşeklik göstermeyin. İnanmışsanız üstün gelecek olan sizlersiniz..

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Gevşemeden iyilik güzellik için güzel roller kapmak nasip olsun her birimize, modelleyebilmek nasip olsun...

    YanıtlaSil
  4. Bir insana belkide en yakışmayan şey; Gevşeklik.
    Bereketini alan, duruşunu bozan, netliğini pasifleştiren, hedefini kalitesizleştiren…
    Her zaman canlı, diri, atak olabilmek ne kıymetli.

    YanıtlaSil
  5. Hayırda öncü olup bir de onu istikrarla sürdürmek, ancak karakter koyabilenlerin işi... Onlardan olabilmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  6. Yazı o kadar etkiledi ki bir sürü duyguyu aynı anda yaşadım. Hem ümit doldum, hem hüzünlendim, hem gevşeklik gösterdiğim her an için pişmanlık ve utanç duydum hem de canı pahasına iyiliği devam ettirmek isteyenlerin safında yer almak istedim. İyileri duyurmaya çalışan faydalı ve güzel işe motive eden insanlar olduğu için RABBime sonsuz şükürler olsun.

    YanıtlaSil
  7. “Disiplini koruyamadığında gevşer insan.” Gevşeklikle rahatlamayı dinlenmeyi ne çok karıştırıyoruz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kim Kimdir Semineri

Dünya üzerinde yaşayan her canlı birbirinden farklı özellikler taşır. Bitkiler, hayvanlar değişik özellikleri ve yapıları vardır. Çiçekler , meyvesi yediğimiz, yemediğimiz değişik ağaçlar tükenmez çeşitlilik. Her birinin verdiği lezzet, fayda benzersizdir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

İnsan başarı lı olmak ister bu hayatta ve mutlu... Bir karar verdim artık… Ama ya yanlış bir kararsa? Ya reddettiğim seçenek benim için daha hayırlıysa? İçim içimi yiyiyor… Keşke anlamanın bir yolu olsaydı. İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? Kalbine sormalı... Peki, ya kalbim yanılıyorsa? Belki başka insanlara danışmalı... Peki, ya insanlar beni üzmemek için gerçeği değil de nefisimin hoşuna gidecek şeyi tavsiye ediyorsa? Belki de kıyas yapmalı; gelen teklif mevcuttan daha iyiyse değerlendirmeli... Ya daha iyi diye gördüğüm seçenek bir fırsat değil de hayatımın hatasıysa? Keşke anlamanın bir yolu olsaydı... İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? İnsanlar nasıl bu kadar kolay iş değiştirebiliyorlar? Ve nasıl emin olabiliyorlar? Eminlik için bir referans gerekmez mi oysa? Peki, onların referansı ne? İnsanlar nasıl bu kadar kolay istifa edebiliyor? Ya olumsuzluklarına rağmen orada kalması gitmesinden daha hayırlıysa? İnsan nasıl karar veriyor yurt dışın...

Sakınmak

Yaklaşmamak... Sakınmak; Belki biraz korumak, “Gözü gibi sakınmak...” derler ya hani, Çok iyi muhafaza etmek niyetimizi, samimiyetimizi, hedefimizi, Onlara zararı olabilecek her şeyden uzak durabilmek… Sakınmak; Belki biraz da saklanmak. Çok göz önünde bulunmamak. Herkese her şeyimizi anlatmak, göstermek değil de, İyiliklerimizi, yaşantımızı, güzelliklerimizi saklamak… Sakınmak; Belki biraz da sınırlandırmak. Her şeyi yemek değil de, iyi ve temiz yemek… Her şeyi konuşmak değil de, doğru şeyi doğru zamanda ve doğru miktarda konuşmak… Sakınmak; Belki de son hatayı yapmamaya çalışmak değil de, o ilk adımı hiç atmamak, yaklaşmamak, merak etmemek. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsanın merakı neredeyse algısı ve konsantrasyonu oradadır. Meyve yememek değil de, ağaca hiç yaklaşmamak, algıdan çıkarmak. Aldatmamak değil de, o kişiye ikinci kere bakmamak.  Adını, işini, yaşını merak etmemek. Kötülük yapmamak değil de, düşüncesini bile aklımızdan geçirmemek. Dolandırmamak değil de, yala...