Ana içeriğe atla

İnsan Cendereden Geçerse

Yahya Hamurcu

Bir anket yapılıp insanlara sorulsa:

Mutlu musunuz? Ne kadar?

Başarılı mısınız? Ölçünüz ne?

Bir amacınız, bir hedefiniz var mı hayatın içinde?

Ne derece sabır lazım, ne kadar azmetmek lazım problemlerinizi çözerken?

Kolay görünen düşündürücü sorular. 

Problemsiz insan yoktur hayatta. Bazı problemlerin cevapları ise zorlar insanı. Hedefiyle ilgili bedeller öderken, bir aşamadan bir aşamaya geçiş yaparken, sanki bir cenderenin içindeymiş gibi hisseder.  

Cendere ilginç bir kelime. Hem somut karşılığı var, hem soyut. Somutta “bir şeyi ezmek, sıkmak gibi işlerde kullanılan araç” anlamına gelirken, soyutta “manevi baskı” anlamına geliyor.  

Cendere; basıncı ve baskıyı temsil ediyor.

Cendere ve Şükür

Adıyaman’da Cendere Köprüsü vardır.  Cendere çayı üzerinde yer alan ve dünyanın hâlen kullanılmakta olan en eski köprülerinden biri olarak anılan tarihi bir köprü… Eskikale isimli antik yerleşim bölgesinde bulunuyor. Kahta ve Sincik’i birbirine bağlıyor. Romalıların yaptığı ikinci en geniş kemerli köprü olarak biliniyor. Her biri 10 ton ağırlığında 92 kayadan meydana gelen bir köprü. Baskıya bakın… Her biri 10 ton ağırlığında 92 kaya nereden, nasıl bulunur sene 200’de?...

Köprünün üstündeki Latince kitabeye göre Roma İmparatoru Septimius Severus (193-211), karısı ve oğulları adına yaptırmış. Orijinalinde dört sütun bulunan köprünün her sütunu bir kişiyi temsil ediyor.  Kahta tarafındaki ikisi Septimius ve eşini, Sincik tarafındaki ikisi de oğullarını… 

Ancak oğullardan Caracalla, kıskandığı kardeşi Geta’ı öldürüp onu temsil eden sütunu da yıktırmış. O yüzden şu anda üç sütunlu köprü. Öldürmek yetmemiş, ona ait olan her şeyi yok etmek istemiş… Hırsını alamamış demek… 

Başkasının sonucunu istemek, insanı bozar der Deneyimsel Öğreti. Bazı baskılar hayatta insanı ileri taşırken bazı baskılar geriye atar. Hasedin hasedliği tuttuğunda kendine de çevresine de zarar vermesi gibi. Neden başkasının sonucunu ister insan? 10 tonluk 92 kaya bir araya gelmiş köprü olmuş, iki yaka birleşmiş ama iki kardeşin kalbi birleşmemiş. Hasetlik ne kötü bir baskıdır. Şükrü olmayan insanın geldiği nokta... Şükür, insanın kıskançlığını alır, hasedliğini alır, gereksiz yere girdiği baskıdan çıkış anahtarıdır.

Cendere ve Başarı

Cendere, farklı bir baskıyı daha temsil ediyor Adıyaman için. Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği, Makine Mühendisliği ve Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümlerinin akademisyenleri ve öğrencilerinden oluşan 20 kişilik bir ekip; elektrikli yarış arabası “Cendere” yi üretmişler. Ülkemizin kendi arabasını üretmeyle ilgili üzerindeki baskıya gönderme olması yönünden, bir araç için ilgi çekici bir isim: “Cendere”?… 

Neredeyse 80 yıldır kendi otomobilini üretme hayali oldu bu ülkenin. İmkansızlık denilmiş geçilmiş, bazen o imkansızlıklar zorlanmış, bazen yarı yolda pes edilmiş. Bedelde süreklilik olmalı der Deneyimsel Öğreti. Ancak bedelde süreklilikle o çuval delinir ve imkansız görünen başarılar edilebilir. 

Cendere ve Samimiyet

Bir de cendere bezi var. Peynir üretiminde, peynir mayalandıktan sonra oluşan pıhtıları peynir altı suyundan ayrıştırmak için kullanılır. Mayalanan peynir, içinde cendere bezi sarılı olan kaplara koyulur ve üzerine baskı uygulanır. Bu baskı ile peynirin içindeki su süzülerek peynir elde edilir.

İnsanların da hedefe giden yolda samimiyetlerine göre ayrıştırılmasındaki araç baskıdır. Baskı altında insanın özü açığa çıkar der Deneyimsel Öğreti.

Yüksek baskı, insanların samimiyetlerini açığa çıkarır. Samimi olan ile olmayan ayrışır. 

Cendere ve Dönüşüm

Bir de su cenderesi vardır. Küçük bir baskıdan büyük bir kuvvet nasıl elde edilir? Doğru kanalda oluşturulacak küçük bir baskı diğer uçta büyük bir etkiye dönüşür. Beklenenden çok daha yüksek bir kuvvet doğar. 

Doğru tasarlanmış ve disipline edilmiş basit bir baskı, kişinin yaşamında büyük bir dönüşüme sebep olma potansiyeli taşır. Sabah erken saatte kalkmak, spor yapmadan güne başlamamak, yatağını düzeltmeden çıkmamakla insanın dönüşümü arasında bir ilişki vardır. Başarılı ve mutlu biri olmakla sabah erken saatte tatlı uykudan uyanmanın ne ilgisi mi var? Su cenderesine bir de bu nazarla yeniden bakalım o halde.

Cendere ve Dirayet

Metal levhaya şekil vermek için de cendere kullanılır. Buna pres de deniyor. Basit delme ve form verme işlemleri için düşük tonajlı pres yeterlidir. Göz açıp kapama süresinde basılır kalıpta. Bununla birlikte sıra dışı şekillendirme, derin sıvama yapılacaksa yani düz levha mesela tencereye dönüştürülecekse; yüksek tonajı, yavaş yavaş uygulamak gerekir. Yoksa metal plaka yırtılır. Tıpkı bir insanın, dönüşüm sürecinde dirayetinin yetmediği yerde yılması, sürecini delmesi gibi. 

Yırtılanı toparlamak da zordur. Deneyimsel öğreti bu nedenle önce dirayeti arttırmayla ilgilenir. Dirayeti güçlenen insan, büyük bir dönüşümde süreci delmeden yol alabilir. 

Fizik ne ilginç değil mi? 

“Fiziki şartlar” denir. Fizik insanlara somutu çağrıştırır. Kimya daha içeriksel, fizik daha biçimsel gelir. Oysa detayında bir basınç konusu, o konunun öznesi olan bir cendere, nerden nereye ilişkilenebiliyor. Tıpkı Deneyimsel Tasarım Öğretisi gibi. 

Deneyimsel Öğreti de baskı ile ilgilenir ve hayatın bir çok konusuyla ilişkilendirir. Doğru baskıyı doğru zamanda doğru şekilde uyguladığında hedefsiz bir insandan, hedefine uygun şekil almış insana dönüşmek mümkündür mesela. Bir çocuğun yetiştirilmesi, bir insanın meslek edinmesi, bir ilişkinin rayına girmesi gibi, bir ağacın meyve vermesi, bir kalorifer peteği tasarımı… Yeter ki baskıyı, basıncı yönetmeyi bilelim.

Fizikte basıncı yönetmeyi bildiğinde, birçok alanda birçok şey yapabilir insan. 

Örneğin basınçlı kaplar… Bunlar; kazanlar, kompresörler, buhar ve sıcak su kapları, basınçlı asit tankları, gaz tankları, sıvılaştırılmış petrol gazı tankları ve tüpleri, asetilen tankları ve tüpleri, içinde zehirli ve zararlı gazların bulunduğu kaplardır.

Hava basıncını yönetmeyi bildiğinde jet uçurursun mesela. 

E tabii, baskıyla birleştirmeyi de baskıyla test etmeyi de bilmek gerekir. Baskıyla birleşen sağlam birleşir. Baskıyla test etmeyi bildiğinde birleşenlerin ne kadar sağlam birleştiğini anlarsın. 

Baskıyla birleştirme nasıl yapılır?

Birleştirmek için ya bağlarsınız ya eritip kaynaştırırsınız ya da yapıştırırsınız.

Bağlama yöntemi, en zayıf olanıdır. Bağlantı elemanları kullanılır. Eklem, rulman, cıvata vb. Karmaşıklık ve bağlantı sayısı arttıkça da dayanıklılık azalır, bağlantı noktalarında sorun olur. Bunun ilişkilerde karşılığı el ele olmak gibidir. İki insan şimdilik el eleler ama basit bir baskıda biri bir tarafa biri bir tarafa kaçabilir. Kolay çözülebilirler. 

Eritip kaynaştırmada ısı kullanmak gerekir. Kaynak gibi… İlişkilerde karşılığı istek, kalplerin ısınması ile olur. Isınan kalpler kolay ayrışmaz. Isı ortadan kalktığında anlaşılır ne kadar sağlam olduğu. 

Yapıştırma da etkili bir birleştirme yöntemidir. Günümüzde sanayide çokça kullanılır ve çok kendine özgü bir ilmi vardır. İki parçanın birbirine en uyumlu olduğu yerden, en uygun yapıştırıcı ile doğru uygulama yapılarak yapışması... Ortak bir fikirde, amaçta, hedefte, niyette yapışıverir insanlar. Aradaki o yapıştırıcı bozulmadığı sürece, devam eder ilişki. Deneyimsel öğreti, ortak amaçta birleşmenin ilişkilerdeki önemini anlatır. Bu güçlü bağların nasıl kurulabileceğinin stratejilerini verir. 

Baskıyla nasıl test edilir birleşenler?

Somutta;

Bükerek… Tork testi derler, çevirerek büker ve belli bir kuvvet uygulanır. Bakalım kopacak mı birleşen parçalar?

Çekerek… İki uçtan, çekme kuvveti uygulanır. En zayıf yerinden kopacaktır, eğer varsa… 

Eğerek… Belli bir kuvvetle bir o yana, bir bu yana eğilir, yeterince tekrarlandığında kat yerinden kırılıp ayrışır parçalar. Bakır bir telle kolayca denenebilir.

Darbeyle… Bazen de belli bir kuvvetle darbe uygulanır. Darbeye dayanıklılık önemlidir. Çok sertse kopar, çok esnekse şekli bozulur.

Çentikle… Bir yerinden çentik açarsınız ve oradan baskıyı verirsiniz. Çentik etkisi diye de bilinir. Malzemenin direkt mukavemetini düşürür.

İnsan ilişkileri de hayatta baskı ile test edilir bazen…

Bazen ilişkiler darbe yer, beklemediği yerden. İlişki darbe yediğinde taraflar ne kadar tepkisel davranırsa o kadar çabuk kopar bağlar. İnsan duyguları aktifleştiğinde tepkiselleşir der Deneyimsel Öğreti. Beklentinin dışında bir durumla karşılaştığında duygularını nasıl kontrol altına alabilir insan? O yüksek baskı karşısında nasıl bilinci açık kalabilir? 

Bazen çekmek gereken meseleler olur. Yokluk gibi, hastalık gibi, kıtlık gibi, yoğunluk gibi… Kimisi çekemez ve çeker gider. 

Bazen aynı o metaldeki gibi çentik açılır ilişkilerde. Bu da fitne ile olur çoğu zaman. Bir gerçeklikte şüpheye kapılarak, ilişkinin bütün mukavemeti düşebilir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. 

Evet DTÖ, Fizik İle İlgilenir

Bu kadar hayatın içinden, bu kadar ilişkilerimizle ilgili, bu kadar insanla ilgili bir ana bilim dalı doğal olarak Deneyimsel Öğretinin ilgi alanındadır. Fizik somuttur, bununla birlikte somutu anlamazsak soyuta çıkamayız. O somuttaki soyutluğu görebildiğimizde iş çok başka yerlere gider. Ve evet Deneyimsel Öğreti o konuyu alır, amacıyla uyumlu şekilde sanki alakasızmış gibi görünen yerlere götürür. Bir cendereyi, uçları başarı ve mutluluğa bağlanan kaç başlıkla ilişkilendirir. 

Peki acaba büyük başarılar için nasıl bir cendere tasarlamak gerekir? Öyle bir cendere ki tazyik etkisi oluştursun…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir: Mutlu ve başarılı olmak…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; Kim Kimdir, İlişkilerde Ustalık, Başarı Psikolojisi, Sakınmada Ustalık programlarını sunar. Böylece insanların mutlu ve başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 



Yorumlar

  1. Okuması çok keyifli ve öğretici besleyen bir yazıydı. Ellerinize kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Bir "cendere" den nerelere nereler gidiyor işler. Gerçek, birbiriyle nasıl da ilişkili. Guzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Bilgiyi sevenlerin gözlerinde kalpler yıldızlar çıkartan türde bir yazı olmuş çok güzel😍🤩 kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Çok farklı konular birbirleriyle ilişkilendirilmiş, çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  5. yanından geçip gittiğimiz şeyler üzerine hiç düşünmediğimizde anlamsız gibi, ama irdelemeye başlayınca neler neler varmış diyorsun ve daha farketmediğimiz niceleri... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Uzun bir yazı olmasına rağmen keyifle okudum, cendere zihnimde Kurtlar Vadisinde heyecan (yani baskı aslında) arttığında çalan müzikti benim için :) insana derin düşünmeye özendiren bir yazı. Umarım başarabiliriz.

    YanıtlaSil
  7. Çentik aklıma atar damardaki çentikle kumsaldaki çentik farkını getirdi. Atar damarda baskı çok bir çentik damar yırtılmasına ve iç kanamaya sebep olabilirken, kılcalda birşey olmuyor. Buradan ilişkiye de gidiliyor olması çok etkileyici değil mi? Hayattaki tutarlılık kalp ben ☺

    YanıtlaSil
  8. Bir köprüden bir bezden bile deneyim çıkabiliyor olması çok etkileyici...

    YanıtlaSil
  9. Okullarda keşke gerçek hayatta bu ne işimize yarayacak dediğimizde bunu bi anlatan olsaydı, hiç de sıkıcı değilmiş... sıkıcı geliyormuş çünkü hayattaki karşılığını bilmiyormuşuz

    YanıtlaSil
  10. bir konu nerelere nerelere gider :) Ufuk açıcı oldu kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  11. Fiziğin bu kadar her şeyle ilişkilendirilebilmesi gözlerimi yaşarttı. Bravo hakikaten.

    YanıtlaSil
  12. Görüp de duyup da geçtiğimiz şeylerin nedenini düşünmek ne kadar da önemli.. Hatırlattığınız için teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  13. Bilgiye doyurucu bir yazı, teşekkür ederiz 👏🏼

    YanıtlaSil
  14. Çok keyifli bir anlatım👏🏼

    YanıtlaSil
  15. Uzun olmasına rağmen çok akıcı bir yazı keyifle okudum teşekkürler

    YanıtlaSil
  16. Fiziğin deneyimsel hali :)

    YanıtlaSil
  17. İnsan aynı insan ilk günden bu güne hala hasetlik devam ediyor, iki kardeş dükkanları yan yana ama konuşmuyorlar birbirleriyle. Daha bugün uğradım. Kardeşlerin arasında olması sanki zoru başarmak gibi, Allah korusun...

    YanıtlaSil
  18. Çiğdem Özkan13 Aralık 2024 22:03

    Cendere… Sıkışma… Elinize sağlık çok güzel açılımlar oldu.

    YanıtlaSil
  19. Uzun bir yazı ama acaba başka acaba başka derken sonuna geldik… kaleminize sağlık👏🏻📝

    YanıtlaSil
  20. Her şey her şeyle ilişkili

    YanıtlaSil
  21. İnsan gerçeğe ulaştığında birde o bilgiyi ilimle kullanabildiğinde iş nerelere varıyor şahit ettiniz bizleri de, emeklerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  22. Çok güzel... Dolu dolu bir yazı

    YanıtlaSil
  23. Nerelerden... nerelere... aslında nasıl da her şey her şeyle ilişkili... çok keyifli ve öğretici bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  24. Buralarda da işleri rast gitmeyenlere bir delik taş bul da içinden geç derler :) Acaba o da bir cendereden geçmekti de sonra içerik gitti biçim mi kaldı :) Mümkündür... Yazı amacına ulaştı, irdelemeye devam etti zihnim okuduktan sonra :)

    YanıtlaSil
  25. Baskısız dönüşüm olmuyor, aynı değirmen taşı gibi, sadece döndüğü için değil, baskı uygulayarak döndüğü için dönüştürüyor...

    YanıtlaSil
  26. Elinize sağlık çok emek verilmiş belli, okuması çok keyifliydi 👏🏼

    YanıtlaSil
  27. İlişkilerin nasıl cendereden geçtiğini güzelce özetlemiş emeğinize sağlık…

    YanıtlaSil
  28. Ne kadar bilgi dolu bir yazıydı kaleminize sağlık..
    Baskıyı doğru yerde ve doğru miktarda kullanınca nelerde işe yarayacağının delilleri.. kendimizi geliştirmek için ihtiyacımız olan baskıyı keşfetmek dileğiyle..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kim Kimdir Semineri

Dünya üzerinde yaşayan her canlı birbirinden farklı özellikler taşır. Bitkiler, hayvanlar değişik özellikleri ve yapıları vardır. Çiçekler , meyvesi yediğimiz, yemediğimiz değişik ağaçlar tükenmez çeşitlilik. Her birinin verdiği lezzet, fayda benzersizdir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

İnsan başarı lı olmak ister bu hayatta ve mutlu... Bir karar verdim artık… Ama ya yanlış bir kararsa? Ya reddettiğim seçenek benim için daha hayırlıysa? İçim içimi yiyiyor… Keşke anlamanın bir yolu olsaydı. İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? Kalbine sormalı... Peki, ya kalbim yanılıyorsa? Belki başka insanlara danışmalı... Peki, ya insanlar beni üzmemek için gerçeği değil de nefisimin hoşuna gidecek şeyi tavsiye ediyorsa? Belki de kıyas yapmalı; gelen teklif mevcuttan daha iyiyse değerlendirmeli... Ya daha iyi diye gördüğüm seçenek bir fırsat değil de hayatımın hatasıysa? Keşke anlamanın bir yolu olsaydı... İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? İnsanlar nasıl bu kadar kolay iş değiştirebiliyorlar? Ve nasıl emin olabiliyorlar? Eminlik için bir referans gerekmez mi oysa? Peki, onların referansı ne? İnsanlar nasıl bu kadar kolay istifa edebiliyor? Ya olumsuzluklarına rağmen orada kalması gitmesinden daha hayırlıysa? İnsan nasıl karar veriyor yurt dışın...

Sakınmak

Yaklaşmamak... Sakınmak; Belki biraz korumak, “Gözü gibi sakınmak...” derler ya hani, Çok iyi muhafaza etmek niyetimizi, samimiyetimizi, hedefimizi, Onlara zararı olabilecek her şeyden uzak durabilmek… Sakınmak; Belki biraz da saklanmak. Çok göz önünde bulunmamak. Herkese her şeyimizi anlatmak, göstermek değil de, İyiliklerimizi, yaşantımızı, güzelliklerimizi saklamak… Sakınmak; Belki biraz da sınırlandırmak. Her şeyi yemek değil de, iyi ve temiz yemek… Her şeyi konuşmak değil de, doğru şeyi doğru zamanda ve doğru miktarda konuşmak… Sakınmak; Belki de son hatayı yapmamaya çalışmak değil de, o ilk adımı hiç atmamak, yaklaşmamak, merak etmemek. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsanın merakı neredeyse algısı ve konsantrasyonu oradadır. Meyve yememek değil de, ağaca hiç yaklaşmamak, algıdan çıkarmak. Aldatmamak değil de, o kişiye ikinci kere bakmamak.  Adını, işini, yaşını merak etmemek. Kötülük yapmamak değil de, düşüncesini bile aklımızdan geçirmemek. Dolandırmamak değil de, yala...