Telefonda bir röportaj videosu izliyordu. Röportajı yapan adam birçok kişiye aynı soruyu soruyordu. ‘Bu dünyada en çok neyi merak ediyorsunuz?’ Cevaplar birbirinden ilginç ve farklıydı. Bir kişi uzayı merak ettiğini söylemişti, bir diğer kişi su altını. Erkekler kadınları, kadınlar erkekleri merak ediyordu. Para nasıl kazanılır diye merak eden de vardı, para nasıl harcanılır diye merak eden de…
Bir kişi “insanı” merak ediyorum dedi. ‘Neden böyle yürür, neden konuşur? Neden hiç ihtiyacı olmayan şeyleri merak eder? Bunun neden böyle olduğunu anlamak isterdim.’
İzlediği video bittikten sonra saate baktı. Saat epey ilerlemiş, yine yapması gereken işleri yetiştiremeden bir gün bitmişti.
İnternette video seyrediyordu ama sanki kendi kontrolünde değilmiş gibi hissediyordu. İnternete internet bağımlılığından nasıl kurtulurum diye yazdı. Dopamin detoksu yapılmalı diyenler de vardı. Bazı uzmanlar sınır konulmalı, şu kadar dakika bakılmalı ve sonra kapatılmalı diyordu.
Ne olursa olsun iş insanın kendisinde bitiyordu. Kendisini bir tuzağın içinde hissediyordu. Terlik bile almak istese internete giriyordu. Binbir seçeneğin içerisinde internette kayboluyordu. En sonunda da ne için internete girdiğini unutuyordu. Mesele artık işi kolaylaştırmak falan değildi. Sadece ama sadece oyalanmaktı. Bir bakıp çıkarım diyordu ama girince bir türlü çıkamadığı tuzaktaydı. Etobur bir bitkinin içine düşmüş sinek gibiydi sanki. Girdiği bataklıkta çırpınıyor, elindeki yöntemler onu o tuzaktan kurtarmaya yetmiyordu.
İnternette takılırken çok keyif aldığını düşünüyordu. Ancak bu keyif telefonu bıraktığında kaybolan zamanı görmesiyle sona eriyordu. Keyiften geriye sadece bir pişmanlık kaldığını fark etti. Gece uyumadan önce telefondan bir şeyler seyrederdi. Sabah uyandığında ise ilk işi yastığın altına koyduğu telefonu alıp kurcalamak olurdu. Böyle zamanlarda sanki hiç uyumamış da bir tür anestezik ilacın etkisi ile uyuşturulmuş gibi hissediyordu.
Sosyal medya denilen o kara delikte kaybolmuştu sanki. Yeni bir başlangıca ihtiyaç duyuyordu. Ne bir kitap okuduğu vardı, ne de dünyada neler olup bittiğinin farkındaydı. Ülkenin dibinde insanlar savaştaydı, soykırım var diyorlardı. İnsanlar boykot diyordu ama neyin neden boykot edildiğini bilmiyordu.
Ertesi sabah kalktı ve ‘Bugün elime telefon almayacağım.’ dedi. Uyandığında ilk işi eline telefonu almak yerine lavaboya gitmek oldu. İçinde bir boşluk duygusu oluştu. Evi temizledi ve biriken işlerini halletmeye koyuldu. Eli sürekli telefona gidiyordu ama telefonu eline aldığı gibi koltuğun diğer ucuna atıyordu. Telefona bakmaktan gözünü alamadığı için farklı bir şeyler yapmalıyım diye düşündü.
Evde uzun zamandır kullanılmayan eski televizyonu açtı. Haber kanalına denk geldi. Dünya kaynıyordu! Gördükleri karşısında neler olduğunu önce anlayamadı. ‘Bunlar niye birbirlerini yiyorlar? Neler oluyor ya?’ Konuşulanlara kulak kabarttı ve pür dikkat dinlemeye başladı. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar, erkekler öldürülüyor. O an sanki bir karabasanın etkisindeymiş gibi hissetti. Üzerinde bir ağırlık olur da uyanırsın ama kalkamazsın ya işte tam öyle. Açlık, soykırım, ölüm ne kadar da normal bir şeymiş gibi gösteriliyordu. Gördükleri karşısında nefes alamıyormuş gibi hissetti. Televizyon ekranında gördüklerini telefonda yaptığı gibi tek parmakla kaydırmak istedi ama olmadı.
Gördüklerinden sonra kendisini evin dışarısına attı. Uzun zamandan beri ilk kez elinde telefon olmadan dışarı çıkmıştı. Telefonu yanına almadığı için sanki annenin bebeği ile arasındaki göbek bağı kesilmiş gibi hissetti. Açık havada biraz yürüdü. Sevdiği kahveyi içmek için tam o meşhur kahve dükkanına girecekti ki; bir genç eline kağıt tutuşturdu.
‘Her bir kahveniz, bir kurşun olup bir çocuğa saplanıyor!’
Bir de resim vardı. BOYKOT… PROTESTO…
Kağıdı bir başkasına da verdiler ancak kadın elindeki telefona bakarken verilen kağıda şöyle bir göz attı. Buruşturup çöpe fırlatarak ‘Sana ne, bu benim seçimim.’ dedi.
Birileri bu kadar uyanmış tepki verirken, birileri nasıl bu kadar derin uykuda olabilir diye düşündü. Ve bunu gerçekten merak etti. ‘Biri şehrin öbür ucundan gelip elinden ne gelirse yapmaya çalışırken, diğeri bir şeyler yapmaya çalışanı nasıl engeller ki?’ Üzüldü, omuzları düştü… Sanki koşarak gelen birine çelme takmışlar gibi hissetti…
Kurtulmak lazım gerçeği görmeyi engelleyen bağımlılıklardan… Telefondan, bilgisayardan, alışverişten, sigaradan… Sakınmak lazım faydasız şeylerden diye düşündü. Sanki kalpler eğlenceye dalmış, daldığı yerden de çıkamıyor gibiydi.
İyi de insanın aklını alan onca dikkat dağıtıcı, eğlence varken nasıl olacaktı bu?
Öğrenmek lazımdı faydasız şeylerden sakınmayı...
Sonra ise Sakınmada Ustalaşmayı…
&
İnsanların gözleri kör kulakları sağır eden bir sistem…yanı başında eşimden, çocuğundan, ülkesinden herşeyden haberi var gibi ama aslında gerçekte habersiz bırakan sistem 😢
YanıtlaSilKaleminize sağlık, bagimli olunca nasilda gerçeklere kör olabiliyor insan...
YanıtlaSilKaleminize sağlık, insan bağımlı olunca nasılda gerçeklere kör olabiliyor...
YanıtlaSilBağımlılık insanı nasıl da duyarsızlaştırıyor. Aslında ne kadar büyük bir tehlike. Başkasına değil sadece insanın kendisine de duyarsızlaştırıyor... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilSakınmamak insanı nasıl da tuzağın dibine çekiyor… ellerinize sağlık ne güzel yazmışsınız…
YanıtlaSilGünümüz gercegi malesef cok guzel anlatılmış Rabbim idrak edip anlamayı nasip ettsin inşallah
YanıtlaSilFaydasız olan ilim bile olsa sakınmamız gerektiği öğütlenirken, biz bize faydadan çok zarar veren şeylerin peşinde koşuyoruz maalesef.. insanı merak eden insanı tanımaya başlıyor kendini de tanımaya başlıyor böylece de değişmeye başlıyor...Ellerinize sağlık
YanıtlaSilMetroya bindiğimde etraftaki insanlara bakıyorum. Hepsi aynı durumda elinde telefon... Bazıları oyun oynuyor,bazıları dizi seyrediyor bazıları müzik dinliyor.Bunları yaparken de hayatı kaçırdıklarının farkında bile değil ler maalesef. Bir adım atmak lazım.Ufacık.
YanıtlaSilSakınmada Ustalaşmak... inşAllah... kaleminize sağlık🌹
YanıtlaSilNe kadar da SU gibi akan bir yazı olmuş. Zamanını faydalı olana harcayanlardan zararlı olandan sakınabilenlerden olabilmek dileğiyle 🌸
YanıtlaSil