Ana içeriğe atla

İyilikte Yarışmak

Yahya Hamurcu

‘’İnsanlar aşağı düşmekten korkarlar. Ama yükseğe çıkmaktan korkmaları da gerekmez miydi?’’ Şu anda arkadaşıyla konuşurken, gözü yüksekte olan insanların zıddında davranıyordu. Ama yaptığının ona faydasını henüz bilmiyordu. 

Okuyan, düşünen ve idrak etmeye çalışan bir genç insandı. Yaşamın içindeki zıtlıklara bakar ve onları rollerine yerleştirmeye çalışırdı. Hayat ve yasaları onun merakıydı. En büyük derdi; insanı anlayıp, dününden daha iyi olması için çabalayan olmaktı...

İnsanı insan yapan çok özellik var. İstekler, ihtiyaçlar, korkular, seçimler ve tepkiler… İnsanların çoğunun isteklerine baktığında, hep dik bir yükselme eğiliminde olduğunu görüyordu. Oysa ihtiyaçları bir ritim içindeydi. Kırlangıç gibi bazen alttan bazen üstten gidiyordu. Bazen azalıyor bazen artıyordu. Yaşamın kendisi ile uyumlu olmalıydı ihtiyaçlar. Biraz kıtlık biraz bolluk, biraz kolaylık biraz zorluk. 

En çok ihtiyaç duyduğu şeyleri sıraladı yüksek sesle. "Nefes almak, su içmek, yemek yemek, barınmak, giyinmek ve daha pek çok ihtiyaçlar." Ama bunların hepsi tüm canlılar için geçerliydi. Listesini çeşitlendirdi, renklendirdi, sıralamalarını, önceliklerini değiştirdi. Tekrar tekrar üzerinden geçti her birinin. Evet evet bunların hepsi gerçekti. Ve şu dünyada bulunan her şey için geçerliydi.  

Oysa insanın öyle bir ihtiyacı vardı ki... Tüm zamanlarda en büyük ihtiyacı... Geçmişe baktı, şimdiye baktı ve sonra da geleceğe baktı. Göz pınarlarından endişe ve ümit aktı: 

Affedilmek...

Affedilmekten daha büyük bir ihtiyaç olabilir miydi?

Ama insan kendi kendine oturup ağladığında affedilir miydi? 

İnsan her zaman kendine faydalı şeyleri istemez... Hatta bazen ne istediğini, ne isteyeceğini bilemez. Kestirmeden sonuca gitmek istiyorsa, kısa sürede kilo vermek, emek vermeden çok maaş kazanmak gibi... O zaman yanlış tepkiler vermesi kaçınılmaz olur.  Her istek insana bir açlık verir ve insan açlık hissettiği konuya daha fazla yönelir. Kısa sürede kilo vermek istiyorsa, o yönde ilişkiler kurar, bilgi edinir ve hareket eder. İşte istekleri yönetememek, yani ihtiyacını tanımlamamak ya da egosuna yenik düşmek insanı yanlışa sürükler. Bazen bu yanlışı da sürekli hale getirir. 

Peki aynı yanlışı sürekli olarak yapan affedilir mi?

Affedilmiş olsa hatasından vazgeçebilir mi?

Dedi ki; ‘’ En büyük ihtiyaç bu. Affedilmek... O zaman bunun için çaba göstermek gerekir. Hayatımızın bir yerinde en yüksekte olmak isteyeceksek, burada neden olmasın?’’ 

Arkadaşı şaşkın şaşkın onu dinliyordu. İnsanın yükselme ve alçalma hak edişi vardı. Peki seçim hakkı olduğuna göre nerede yükseleceğini seçemez miydi? 

Dedi ki; "Ben daha ölmedim, hayattayım. O zaman pek çok şeyi değiştirip pek çok insandan daha yükseğe çıkabilirim. Yaşamın bir yerinde yarışacaksak, neden iyi işlerde yarışmayayım?’’ 

Mademki insan aşağı düşmekten korkuyordu, o zaman bu korkuyu parada, kadın erkek ilişkisinde, malda mülkte harcamasına gerek yoktu. O korkuyu hayırda yarışanların arasından düşmekte harcayabilirdi. 

Mademki insan yükseğe çıkmaktan, kariyerin, paranın, aşkın daha fazlasına, daha iyisine sahip olmaya çalışmaktan korkmuyordu. O zaman bu cesaret hakkını, en önde olanların da önüne geçmekte kullanabilirdi. 

Tüm mesele insanın seçimleri değil miydi? Sahteyi seçen insan, kaybetmekten korkuyordu. İnsan aslında sahte zirveden düşmekten korkuyordu.

İstemiyordu en zenginlerden olmayı. Dünyanın her varlığına sahip olmak istemiyordu. Gerçeği kabule sahip olmayan insan, bu dünyada hiçbir şeye sahip olamamıştır ki...

İstemiyordu en yüksek kariyere sahip olmak. Bir insan, İlim bilmedikten sonra, bu dünyada hiçbir şey bilmemiştir ki.

İstemiyordu etrafında mutsuzluğunu şen kahkahalarla saklayan ilişkiler olmasını. Onu gerçeğe yaklaştıranla ilişki kurmadıysa, hiç dostu olmamıştır ki... 

İstemiyordu onu boş işlerle oyalayacak hareketler yapmayı. Oradan buradan atlamaya çalışıp, süresini faydasız işlerle geçirmeyi. Geleceğe hazırlık yapmadıysa, hiçbir şey yapmamıştır ki...

İstemiyordu olmak istemediği kişi olmayı... 

O yüzden kendine bir isim koydu. Bir hedef belirledi. Önünde olacaklar, yanında olacaklar ve ardında kalacaklar vardı. 

Yükseğe çıkmak için hala ümidi vardı. 

Yükseğe çıkmak için çok çabalayacaktı.

Aşağı düşmemek için çok çabalayacaktı. 

Ama seçimi: İyilikte yarışmak, iyilikte en önde koşanlardan olmaktı. 

Mesele seçimler değil miydi? Kendine dosdoğru bir yol seçti. 

Umulur ki affedilirdi...

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 





Yorumlar

  1. İnsanın bir amacı olmalı bu hayatta. O zaman ona uygun hedefler,ona uygun istekler üretmeye Böylelikle hataları azaltır.

    YanıtlaSil
  2. İnsanı kendine döndüren, neyi neden istediğini tekrar gözden geçirmesine sebep olan bir yazı olmuş. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  3. "Affedilmek ihtiyacı" ne kadar ince düşünülmüş bir ihtiyaç farklı bir bakış açısı getirsi... Affedilenlerden olabilmek dileğiyle emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  4. Rota yeniden oluşturuluyor…

    YanıtlaSil
  5. Affedilmek..insanoglunun farkinda olmasi gereken bir gerceklik..kimden af dileyeceğiz. Bunu bildigimizde secimlerimizde ona uyumlu olur insALLAH .emeginize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Geçiciliği fark etmiş biri... Ne iyi şeyler fark ettirdiniz. Emeklerinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  7. Gözde Gümüş8 Ağustos 2024 17:21

    Ne gerçekçi bir irdeleme... Çabalamaya değer işler yapmak, yorulacağın yeri seçmek, kaygılanacağın yeri seçmek... "İnsanların çoğunun aklına gelmeyecek bir kalitede seçim nasıl yapılır" çok güzel anlatılmış...
    Kaleminize sağlık 👏🏼

    YanıtlaSil
  8. Affedilenlerden olmak için doğru yerde kazanan doğru yerde kaybedenlerden olmak… muhteşemdi👏🏻

    YanıtlaSil
  9. Cesaret hakkımızı hep hayırda kullananlardan ve affedilenlerden oluruz🤗

    YanıtlaSil
  10. Doğru seçim nasıl yapılır? İnsanların çoğu hayatında hiç seçim bile yapmadan savrulup hayatın aktığı yönde giderken, birilerinin bunu dert etmesi, kafa yorması, vazgeçtiklerini de seçmesi, kaybedeceği yeri de seçmesi ne büyük bir algı açıklığı... Hiç düşe kalka gidenle dosdoğru yürüyen bir olur mu....

    YanıtlaSil
  11. Kaleminize sağlık... Hayırda yarışmak affedilmeyi umarak....

    YanıtlaSil
  12. Çok güzel bir yazı olmuş, Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  13. harika bir yazı

    YanıtlaSil
  14. Bu hayatta en büyük ihtiyaç, üstelik sevildiğinin, kollandiginin ispatı " affedilmek"... Kaleminize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
  15. Samimi bir yazı olmuş… hedefte Netlik . MAŞALLAH

    YanıtlaSil
  16. Tekrardan bir şeyleri düşünmeme sebep olan bir yazı olmuş.. Sabırsızca olan istekler aslında hayatımızın bir çok yerindede aynı tepkiyi verdiğimizi gösteriyor..

    YanıtlaSil
  17. Parmakların üstünde yükselmek değil, iyi olmayı hak ediyor olmak...

    YanıtlaSil
  18. Affedilmek.. ne güzel bi yazı olmuş
    Rabbim bizi her daim iyilikte yarisanlardan eylesin

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

İnsan başarı lı olmak ister bu hayatta ve mutlu... Bir karar verdim artık… Ama ya yanlış bir kararsa? Ya reddettiğim seçenek benim için daha hayırlıysa? İçim içimi yiyiyor… Keşke anlamanın bir yolu olsaydı. İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? Kalbine sormalı... Peki, ya kalbim yanılıyorsa? Belki başka insanlara danışmalı... Peki, ya insanlar beni üzmemek için gerçeği değil de nefisimin hoşuna gidecek şeyi tavsiye ediyorsa? Belki de kıyas yapmalı; gelen teklif mevcuttan daha iyiyse değerlendirmeli... Ya daha iyi diye gördüğüm seçenek bir fırsat değil de hayatımın hatasıysa? Keşke anlamanın bir yolu olsaydı... İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? İnsanlar nasıl bu kadar kolay iş değiştirebiliyorlar? Ve nasıl emin olabiliyorlar? Eminlik için bir referans gerekmez mi oysa? Peki, onların referansı ne? İnsanlar nasıl bu kadar kolay istifa edebiliyor? Ya olumsuzluklarına rağmen orada kalması gitmesinden daha hayırlıysa? İnsan nasıl karar veriyor yurt dışın

Kim Kimdir Semineri

Dünya üzerinde yaşayan her canlı birbirinden farklı özellikler taşır. Bitkiler, hayvanlar değişik özellikleri ve yapıları vardır. Çiçekler , meyvesi yediğimiz, yemediğimiz değişik ağaçlar tükenmez çeşitlilik. Her birinin verdiği lezzet, fayda benzersizdir.

Sakınmak

Yaklaşmamak... Sakınmak; Belki biraz korumak, “Gözü gibi sakınmak...” derler ya hani, Çok iyi muhafaza etmek niyetimizi, samimiyetimizi, hedefimizi, Onlara zararı olabilecek her şeyden uzak durabilmek… Sakınmak; Belki biraz da saklanmak. Çok göz önünde bulunmamak. Herkese her şeyimizi anlatmak, göstermek değil de, İyiliklerimizi, yaşantımızı, güzelliklerimizi saklamak… Sakınmak; Belki biraz da sınırlandırmak. Her şeyi yemek değil de, iyi ve temiz yemek… Her şeyi konuşmak değil de, doğru şeyi doğru zamanda ve doğru miktarda konuşmak… Sakınmak; Belki de son hatayı yapmamaya çalışmak değil de, o ilk adımı hiç atmamak, yaklaşmamak, merak etmemek. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsanın merakı neredeyse algısı ve konsantrasyonu oradadır. Meyve yememek değil de, ağaca hiç yaklaşmamak, algıdan çıkarmak. Aldatmamak değil de, o kişiye ikinci kere bakmamak.  Adını, işini, yaşını merak etmemek. Kötülük yapmamak değil de, düşüncesini bile aklımızdan geçirmemek. Dolandırmamak değil de, yalanın