ALBENİ

Merve bir anda sesli bir şekilde düşünerek ‘Şimdi daha iyi anladım…’ dedi. Yanında arkadaşı Aslı’nın ona kulak verdiğini fark etti ve tekrar etti. ‘Daha iyi anladım ki benim algılamam nasılsa insanlarla da öyle ilişki kuruyorum.’

İnsan doğuyor ve yetişirken artık belirli bir algıya sahip oluyor. Gördükleriyle, öğrendikleriyle, yaşadıklarıyla kendisine ait bir algı oluyor. Ve o algının gerçek olduğuna inanıp ilişkilerini onun üzerine kuruyor. Peki, oluşturduğum algı ya gerçek değilse?

Merve’nin canı yaşadığı yanlış ilişkilerinden dolayı çok yanmıştı. Zaman zaman ilişkilerinde problemler yaşıyor, karşılaştığı problemler ilişkilerini bozulma noktasına getiriyordu.  

Merve ilişkilerinin bozulmasını istemediği için bir problemle karşılaştığında konuşup açıklama yaparak problemin ortadan kalkacağını düşünüyordu. Ama bir süre sonra her açıklama yaptığında karşısındaki insanın daha çok kendisini savunmaya geçtiğini, kelimelerinin sayısını arttırdığını gördü. Çoğu anlaşmazlıklarda ‘Hayır, aslında ben bunu söylemek istemedim.’ diyerek bozulan ilişkilerinin toparlanması için çabalıyordu. Ancak her açıklama yaptığında daha çok güç kaybediyordu.

Bozulan ilişkiyi toparlamak için insanın ilk aklına gelen seçenek aktarımlarında miktarı arttırmak olur.

Karşısındaki insanın kendisini anlamadığını düşündüğünde anlaması için kelimelerini peşi sıra sıralar…

Yine mi anlamadı? Daha yüksek sesle anlatır…

Sırf beni beğensin, daha çok fark etsin diye normalden daha abartılı ve gösterişli giyinmesi gibi…

Fark etmedi mi? Biraz daha arttırır miktarını… sonra biraz daha…

Peki ya doğru seçenek miktarı arttırmak değilse?

Ya doğru bildiğimiz, seçenek gördüğümüz şey aslında ilişkinin bitmesine asıl neden olan şeyse?

Merve çiçekleri çok sever, onların bakımını yaparken derin düşüncelere dalardı. Bir gün bitkilerle uğraştığı sırada yetiştirdiği orkidesini sularken fazla sudan hoşlanmadığını düşündü. Bir lavanta çiçeği bir miktar daha fazla sulanabilirdi. Ama hiçbir bitkiye aşırı su verilmemeliydi. Düşünürken arkadaşı Elif ile olan ilişkisi gözünün önüne geldi. Açıklama yaptığında Elif’in onu daha çok anlayacağını düşünüyordu. Ama aslında ilişkide gücü olanın böyle bir şeye ihtiyacı yoktu ki…

Peki insan ilişkilerde nasıl güçlü olur?

İnsan her defasında kendi haklı olduğunu düşünüp açıklama yaptığında mı güçlenir?

Yoksa o insanın neye ihtiyacı olduğunu dinleyip anlamaya çalıştığında ve anladıktan sonra çözüm sunduğunda mı?

Güçlü olan insan önce algılayan daha sonra aktaran mıdır?

İletişime algılamadan başlarsa ihtiyacı nasıl anlayabilir ki insan?  

O insanın ihtiyacını anlamazsa kendi ihtiyaç algılamasına göre yönetmez mi ilişkisini? 

Daha ben karşımdaki insanın probleminin ne olduğunu anlamamışken neden bu insan benim sunduğum çözümü kabul etsin ki?

Neden söylediklerimi yapsın?

Çocuğum neden odasını toplasın?

Eşim neden daha anlayışlı olsun?

Elimdeki bu ürünü neden alsınlar?

Nedenlerin altında çok fazla çünkü cümleleri olmalı ki o gücü karşı taraf görebilsin. 

Bazı vitrinler vardır çok güzel düzenlenmiştir. ‘Vitrini de acayip güzel yapmışlar. Bu mağazaya bir bakayım.’ der insan. Ama vitrindeki albeninin içeride olmadığını görürsün. İnsan nedenlerinin altını doldurduğunda ilişkilerinde de güçlenmeye başlar.

‘Eğer…’ dedi Merve, ‘Eğer insanda içi boş bir tahrik oluşturuyorsa hiçbir gücü yoktur.’ 

Güçlü olan insanın oluşturduğu tahrikte karşıdaki insan bir kazanç elde eder ve tatmin olur.

İnsanın tahrik gücü olmadığında hemen talep kısmında olabiliyor. Yüksek fiyata ev satmak ister ama ev ev değil… Ama baktığında rakamlar çok yüksek…

İnsanın tahriki olmayınca ‘Benimle böyle konuşamazsın.’ der.  ‘Bana böyle davranma.’ diyor ama böyle davranmaması için sende bir şeyin olması gerekir…

Bir problem yaşadığında o problemi çözebilmek için yeterli albenisi var mı?

Tahriki yüksek mi, yoksa o problemi çözmek için miktarını mı arttırıyor?

Karşı tarafı harekete geçirebilecek bir özelliği var mı?

İşte o albenileri bulduğunda artık ilişkilerinde çok şey değişiyor insanın…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu