İnsan ilişkilerinde anlaşılmak ister.
Kim ilişkilerinde anlaşılmak istemez ki? İlişkilerde kopmalar insanın değer verdikleri tarafından tanınmadığını ve anlaşılmadığını hissetmesiyle başlar.
Yorgun argın işten geldiğinde evde onu sıcak bir gülümsemeyle karşılayacak bir eş, bir ebeveyn, bir arkadaş ister. “Günün nasıl geçti?” diye sorulmasını ve cevabının gerçekten merak edilmesini bekler.
Tüm gün ev işi yaptığında, akşam için hazırlıklarla uğraştığında ve yorulduğunda, dışarıdan gelenlerin bunu fark etmesini ister. Bir “Eline sağlık, sen de bizim için ne çok uğraşıyorsun.” cümlesini duymayı bekler.
İnsan hak ettiğini düşündüğü değeri görmek ister. Hak ettiğini düşündüğü şekilde anlaşılmayı bekler.
“Ben seni tanıyorum. Sen arabaya yer bulamazsam diye düşünüp stres olmuşsundur.” cümlesini okumak bile yüzde bir tebessüm oluşturuyor değil mi? Karşısında ne hissettiğini o söylemeden düşünen ve anlayan biri varsa o zaman insanın kendisini anlatma derdi kalmaz.
İnsan neden sürekli kendini anlatmak ister? Anlaşılmak için. Anlaşıldığını gördüğünde insan rahatlar. Savunma mekanizmasını indirir çünkü karşısındaki çoktan anlamıştır ahvalini. Bu cümleyi duyduktan sonra ne kadar stresli bir yolculuk yaptığından bahsetmesine gerek kalmaz.
İnsan çabasının görülmesini ister.
“Verimli çalışıyorsun, iyi gidiyorsun. Arkadaşların boş vakit geçirirken sen biraz daha ders çalışabilmek için zamanını daha iyi kullanmaya çalışıyorsun, farkındayım. Bu azimle devam edersen senin için güzel şeyler olacağını zannediyorum."
Bu şekilde iletişim kurulan bir çocuğun şevki artar mı azalır mı? Çabalarının fark edildiğini gördükçe daha iyisini yapmaya çalışmaz mı?
İnsan nerede agresifleşir? Yaptıklarını kimsenin görmediğini zannettiğinde, karşılığını alamadığını düşündüğünde. Kendisine göre fazlaca çalışırken, ortaya koyduğu bir çaba ve yaptıkları varken karşısındaki hala yapmadıklarından ve eksiklerinden bahsediyorsa insan gerilir. Kendisini açıklamak ve savunmak zorunda hisseder.
Akşama kadar dip köşe temizlik yapıp yemek yetiştirmeye çalıştıktan sonra o yemeği yiyenler tarafından takdir edilmediğinde, insan uğraşlarının boşa gittiğini hisseder.
Akşama kadar iş yerinde problemlerle uğraşıp insanları alttan almaya çalıştıktan sonra uğruna o parayı kazandığı ev halkı tarafından takdir edilmediğinde, kendini boşa kürek çekmiş gibi hisseder.
İnsan değer görmek ve anlaşılmak ister.
En yakınım dediği arkadaşı hiç okumadığı tarzda bir kitap alırsa kırılır. “Hiç tanımadı mı ki beni? Hiç mi görmedi ne okurum ne okumam?”
“Dolma yemeyi sevmediğini biliyorum ama başka bir şey yapamadım.” Bir bu cümle vardır insanı rahatlatır. Çünkü anlaşılmıştır.
“Neden ya sen dolma yemiyor muydun?” Bir de bunu duyabilir insan, büsbütün kalbi kırılır. “Kaç yıllık çocuğuyum, nasıl bilmez ne yiyip ne yemediğimi?”
Mesele ortada bir yemek olması değildir. Mesele yüksek puanlar almak, para kazanmak, çok güzel bir hediye almak değildir. Mesele insanın anlaşılmak istemesidir. Yeter ki ne yaşadığı dışarıdan görülsün, yeter ki insanlar ona hakkını versin. Bu tamamsa artık çok yorulsa da olur, çok yüksek bir puan almasa da. Ona hediye alınmasa da olur.
İnsan tekrar tekrar kendini açıklamak zorunda kaldığı, en baştan sürekli kendini anlatması gereken ilişkileri sürdürmek istemez. Ona ilişki de denmez zaten…
Bir de gözünün içine bakıp anlaştığı kişiler vardır insanın. Bazen karındaşı anlamaz da bir anlayan çıkar yoldaşı olur. Onu kaybetmek istemez çünkü neyi sevip neye kızacağını bilen; yüz ifadesinden, bakışından anlayan insan nadir bulunur. Kıymeti çoktur.
İnsan oluşturduğu sebeplerin sonucunu yaşar.
İnsan etrafında onu anlayanları ister ama “Ben ne kadar anlayanım?” diye düşünmez. Halbuki her sonuç kişinin oluşturduğu sebeplerle ilgilidir. Kıymetli insanları etrafında toplayabilmek için nadir bulunan insan olmak gerekir. Tıpkı anlaşılma beklentisini karşılamak için insanın halden anlayan olması gerektiği gibi. Anlaşılmayı hak etmek anlamakla başlar.
“Ne kadar yoruldum bütün gün iş yerinde.” demeden önce “Ne kadar yorulmuşsundur bütün gün evde.” diyebilen olunca karşıdaki kişiden aldığı tepkiler de değişmeye başlar. Çünkü insan halinden anlayanı kaybetmek istemez. Bu sefer o da karşısındakini anlamak üzere çaba sarf etmeye başlar.
İnsan ilişkilerinde anlaşılmak ister. Önem verdikleri ve hassasiyetleri bilinsin ister. Çabasının ve mücadelesinin görülmesini bekler. Tüm bu isteklerinin, beklentilerinin karşılanmasının anahtarı ise önce kendisinin bunları yapmasıdır. İnsan önce kendisi anladığında, dinlediğinde, merak ettiğinde, takdir ettiğinde ve desteklediğinde tüm bunların kendisine döndüğünü görür.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Bu hayatta ihtiyaç giderenin ihtiyacı giderilir.
&
Deneyimsel Ogreti eğitimlerinin en büyük farkı "peki bu sorunumu nasıl çözerim?"in cevabını vermesi. İşte bu yazi da tam bir çözüm yazısı olmuş. Yani insanların sorunlarının anlatılıp cozumunu anlayamadiklari bir yazi degil. Bu yüzden çok kıymetli. Emeğinize sağlık. Çok teşekkürler
YanıtlaSilKaleminize sağlık🤗
YanıtlaSil''Anlaşılmayı haketmek anlamakla başlar ''
YanıtlaSilÇok güzel kaleminize sağlık
Ne güzel ifade edilmiş 🌺 sağolun🌞
YanıtlaSilÇözümü öğrenince insan zihni nasıl da rahatlıyor çok şükür 🌺
YanıtlaSilİnsan tüm hayatımızı kaplayan ilişkinin kurallarını öğrendiğinde, kalbi zihni nasıl da rahatlıyor. Geriye yanlışla doğruyu yer değiştirmesi kalıyor.
YanıtlaSilKaleminize kuvvet olsun, düşündüren bir makale 💥
İnsan beklentileriyle mutsuz oluyor ama çok şükür ki zıttı da var 🌸
YanıtlaSilinsan halinden anlayanı kaybetmek istemez 💕 Ne kadar doğru ve gerçek, kaleminize sağlık 🌷
YanıtlaSilÇok güzel tespitler. Yüreğinize ve ellerinize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel tespitler. Yüreğinize ve ellerinize sağlık.
YanıtlaSil“İnsan ne kadar anlayabilen ise o kadar anlaşılan olur” çok güzel yazı olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSil"İnsan neden sürekli kendini anlatmak ister?" ne güzel bir cevap olmuş. Kaleminize sağlık 🌿
YanıtlaSilİnsan davranışları ne güzel gözlemlenmiş ve ortaya dökülmüş. İnsanın rahatladığı an anlaşıldığı andır kısmı özellikle çok güzel :) "Hah tamam işte evet" dediğimiz yer :)
YanıtlaSilHer insan ilişkilerinde anlaşılmak ister. Ve evet, bunun bir yolu var :) şimdi anlaşılmamaktan şikayet etmek yerine biz anlamaya çalışalım ve dönüşümü başlatalım ☺️
YanıtlaSilBiz ne kadar anlıyoruz, dinliyoruz, takdir ediyoruz acaba? Şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor sanırım.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş... Çok ihtiyaç karşılayan... Kaleminize, emeğinize sağlık :)
YanıtlaSil12 aralık günü denk geldiğim bir yazı...
YanıtlaSilkaleminize sağlık muhteşem bi yazı olmuş. ^^ Bu hayatta ihtiyaç giderenin ihtiyacı giderilir. ^^
Ne samimi ifadeler, kaleminize sağlık, ihtiyaç gördünüz...:)
YanıtlaSil""Beklemesi bedava, işin sonucu çaba da..."" Çok etkileyici olmuş...
YanıtlaSil"İnsan değer görmek ve anlaşılmak ister." Bütün mesele bu.. Takdir et ki takdir edilebilesin. Çok açıklayıcı güzel bir yazı olmuş, Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHer şey dönüp dolaşıp sebeplere geliyor :) İnsan ne yaşıyorsa aynadakinin tepkilerimden yaşıyor :) Kaleminize sağlık…
YanıtlaSilMaşallah çok güzel
YanıtlaSil