İlişkinin Sürekliliği

İlişkinin sürekliliği nasıl olur? İnsanın doğduğu günden itibaren ihtiyaçları vardır. İhtiyaçlarını karşılamak içinse iletişimde bulunur ve ilişki kurar. Bebek acıkır ve annesinin sütüne ihtiyaç duyar. Öğrenci ödevini yapar, dersini çalışır ve uslu durup takdir bekler. Kadın yemeği pişirir beğenilmesini bekler.  

İşten gelir yorgundur, dinlenmek ister. Başını sokacağı evi, güzel gösterecek kıyafeti olsun ister. İnsanın isteklerini karşılayacak olansa çoğunlukla dış dünyadır. Dış dünya da ihtiyaç giderirken bir karşılık bekler. 

Pazarda bir satıcı elma satar.  Elmayı satın alanda bir miktar para öder. Böylece taraflar arasında bir ilişki başlar. Elmayı satan, elmanın bedelini istemez. Elma ağacına bakıp, elmayı toplayıp, pazara getirmenin bedelini ister. Elmayı alan da o parayı kazanırken ondan çıkanları vermiş olur. Bu eşit bir alışverişmiş gibi gözükse de değildir. İhtiyaç karşılarken biri diğerine göre fazla bedel ödemiştir.

Denge

Pazarcıya para vermezsem elmayı vermez. Ustanın sağlam iş yapmasını isteriz. Bunun karşılığında bir ücret ödemeyi kabul ederiz. Arkadaşımız canı sıkıldığında bizimle dertleşir. Biz de bir sıkıntımız olduğu zamanda o dinlesin isteriz. İnsan ihtiyacını karşılarken aynı derecede karşılık veremez. Bu fark ise genelde adaletlidir. İşte, ilişkiyi sürekli kılan dengede olan bu alışveriştir.  

İlişkimizi, bazen satıcı bazen eşimizle bazen komşumuzla kurarız. Bazı ilişkiler kısa süreli olurken bazı ilişkiler süreklilik ister. İhtiyacımızı sürekli giderdiğimiz kişi ile kurduğumuz ilişki ise yoğundur. İhtiyaca veya ihtiyacın sürekli karşılanmasına bağlı olarak ilişkinin yoğunluğu değişir. Evli olan kişiler ya da aile üyeleri arasındaki ilişki de yoğundur. Lisedeki sıra arkadaşıyla da iş yerinde de yoğun bir ilişki yaşanır. 

Bazen yaşadığımız yoğun ilişkilerde adalet olmayabilir.  Bir bebeğin ihtiyacını görmek ya da yaşlı anneye bakmak… Muhtaç birine yardım etmek...  Yeni bir işe girdiğimizde bizden çıkanlar fazladır. Ödenen bedele karşın alınan az olur.  Taraflardan birinin lehine yoğunluk fazlalaşır.  

Peki, burada bu ilişkiyi sürekli kılacak olan nedir?

Beklenti

Bebeğe bakan bir insan bebeğin altını değiştirir. Bunu yaparken bilir ki o bebek karşılığında bir şey veremeyecek. Yolda kalmış birini evine bırakır. Bunun karşılığında o kişiden bir şey beklemez.  Evlat, felç olmuş annesine bakar. Annesinden bir şey beklemez. Yeni işe giren bir genç, ofisin her işini yapar. Bunun karşılığında yüksek ücret beklemez. İlişkinin sürekliliği için insanın yapması gereken beklentiyi düşürmesidir. 

İnsan, ilişkisinde güçlü değilse çabuk dağılır. Kişi; sabrını, merhametini çabuk kaybeder. En ufak zorlanmada hedefe gitmekten amacını gerçekleştirmekten vazgeçer. Sağlam bir ilişkide ise güce ihtiyaç vardır. Bir ilişkiyi güçlü yapan ise tarafların ihtiyaçlarını sürekli sağlayabilmesi. Karşılıklı olarak birbirlerine bedel ödemesi... Bu bedelin devamlılığını sağlayacak bir akide ihtiyaç vardır.  

Bir bebek ya da çocuk kendi ihtiyacını karşılayamaz. Dolayısıyla bir başkasına gereksinim duyar. Bu, ihtiyaçları karşılayacak kişi tarafından bir yoğunluk teşkil eder. İnsan cami avlusunda bulduğu bir bebeğe ancak bir süreliğine bakabilir. Komşunun çocuğuna bakmayı da ancak birkaç defa kabul edebilir. Bir anne ise bunu beklentisiz sürekli yapabilir. Annelik ise doğal olan bir akittir. 

İş sahibi kişi, yanında yardımcıya ihtiyaç duyar. Bu kişiyi her gün bulmaya çalışması zordur. Çalışacak kişinin her gün çalışacağı yeri araması da... O yüzden bu yoğun ilişkiyi sağlamlaştıracak bir akide ihtiyaç duyar. 

İnsan çift yaratılmıştır ve birbirine de ihtiyaç duyar. Bu ilişkide çiftler arasında yoğunluk oluşturur. Her seferinde ihtiyaç karşılayacak birilerini aramak ise oldukça zahmetlidir. İnsan bekâr olmayı özgürlük zanneder. Oysa bekâr olunca ihtiyaçlarını karşılayacak birilerini hep arar. Bulmak içinse hep lehine fazla bedel ödemek zorunda kalabilir. Oysa ilişkiyi sürekli kılacak olan dengedir.  Bu yoğun ilişkiyi dengede tutacak ve sağlam yapacak olan bir akide ihtiyaç vardır. Bu akidin sorumluluklarını yerine getirmeye de...

Hayatta ihtiyaçlarımızı giderebildiğimiz ölçüde mutlu ve başarılı olabiliriz.. İnsanın çoğu ihtiyacı ise dışına verilmiştir. Bunun için de sürekli iletişim, ilişki kurmamız gerekir. Baktığımızda çoğu ilişkimiz yoğunluk teşkil eder. Aile, akrabalık, çalışma hayatı, evlilik gibi. Bu ilişkilerimizi dengede yürütebildiğimiz ölçüde mutlu ve başarılı olabiliriz... 

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…

Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, 

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 

Aynadaki kişi...

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yahya Hamurcu