Ana içeriğe atla

Haydi Veliler Sorumluluk Vermeye

Marifetli çocuk yetiştirme...
- Haydiiii çocuklaaaaar uyanın okulaaa. Tüm yaz boyunca gece üçlere dörtlere kadar uyanık kaldınız. Tabii uyanamazsınız! ALLAH'ımm SANA şükürler olsun, şunlar bir gitse de kafam rahat etse… 3 ay boyunca ne bilgisayar bunlara bakmaktan bıktı, ne bunlar ona. Ne aşkmış arkadaş. Biz de hayal edelim; yaz gelsin de kızlar annelerine yardım etsin, erkekler babalarının işine gitsin diye. Nerede o eskiler… Şimdiki nesil tuhaf anacım tuhaf, ne saygı kaldı, ne anne babaya hürmet! Bırak yardım etmeyi…

- Ben oyundayım odama girme!

- La havleee… Neyse neyse bitti… Tatil bitti, sinirlenmek yok. Bugün okul var, büyük gün. Okul var, çocuk yok. Ayy Selma'yla kahve içmeye mi gitsek şunları okula bıraktıktan sonra? Hala giyinmedin mi üstünü? Çantan nerede, kalemler almıştık onlar nerede? Kaç yaşına geldin hala okul çantanı ben hazırlıyorum, duysalar gülerler. 
Bu sene kurallar var artık! Geçen seneki gibi anne projem var, bugün son gün deyip bana ödev yaptırmak yok. Yok yok yok… Ödevlerinizi kendiniz takip edeceksiniz. Okula gitmediğiniz günlerde arkadaşlarınızı aramam, kendiniz arayın bulun ödevlerinizi. Dersi dinlemeyip bana özel hoca tut demek yok. Notum sınırda kaldı, anne hocayla konuşsana beni geçirsin demek yok. Yeter be! Bu sene elimi eteğimi çekiyorum, kendi işinizi görün…

Meryem’in ilk okul günü de böyle başladı, her sene olduğu gibi. Serzenişlerine bakılırsa, çocuklardan pek farklı değildi. Çocukları okulun başlamasından dolayı şikayetçiydi, Meryem ise her sene aynı cümleleri kurmaktan. Bu seneye özgü değildi bu hali. Çocukları çok iyi olsun, ben olamadım onlar başarılı olsun diye her sene çocuklarıyla birlikte okurdu, bunları söylese de... 

Bir çocuğa verilen görevi annesi onun yerine yapınca ne olur peki? Kim kazanır o beceriyi? Ödevleri ve projeleri çocuğunun yerine anne yapınca anne marifetlenir. Ama insan burada çocuğunun alanına girdiği ve onun işini yaptığı için çocuğun marifetlenmesine ve öğrenmesine engel olduğunu göremez. Çocukta kusur aramaya başlar. İster istemez şikayet eder, beğenmez, komşu çocuğuyla kıyaslar...

Oysa bizler de bu hayatta sorumluluk aldığımız kadar geliştik. Eskiden sorumluluk almayı öğrensin diye çocuklara ördek, civciv alınırdı. Onların yemi, suyu, yumurta vermesi gibi tüm bakımıyla 11-12 yaşındaki çocuk ilgilenirdi. O çocuk civcivi büyütürken sadece hayvan bakımında marifetlenmiyordu ama; oradaki sorumluluk o çocuğun ödevlerini takip etmesi, projelerini zamanında teslim etmesi ve ders çalışmasına kadar onu marifetlendiren bir süreci başlatıyordu.

Şimdi çocuklara sadece ders çalışma sorumluluğu vererek, ki o sorumluluğu da veliler alıyor zamanla, “Çocuklar nasıl marifetsizleşir?” adlı tiyatroyu izliyoruz evlerde.
“Yavrum sen su getirme bana ders çalış.”
“Yavrum sen gitme bakkala ders çalış.”
“Tek isteğim okusunlar adam olsunlar, kimseye muhtaç olmasınlar!”

Bu hayatta okuyup bir yere gelen insanlar sadece ders çalışmadı. Onun yanında hayatın içinde gerçek sorumlulukları da vardı. Ev geçimine yardım eden, elinde boncuk işleyen, hayvanlarına bakan, ailesine yardım eden çocuklardı.

Peki, çocukları marifetlendirmeye ve hayata karşı güçlendirmeye nereden başlamak lazım?
  • Onların alması gereken sorumlulukları ortadan kaldırmayarak, 
  • Kendilerine verilen problemlerle baş etmeleri için onlara süre tanıyarak,
  • Çocuklarımızın hayatında bir problem çözme makinesi olmak yerine zor durumda danışabilecekleri ebeveynler olarak, 
  • Daha düşmeden tutmak yerine düştüklerinde kalkmaları için destek olarak,
  • Bir de hayatın çeşitli alanlarında sorumluluklar vererek işe başlayabiliriz.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsan sorumluluğunu aldığı konuda marifetlenir.

Şimdi, onların marifetli ve hayata karşı güçlü olmalarına yardımcı olma vakti. Düştüklerinde nasıl kalkabileceklerini öğretme vakti. 

Haydi veliler, çocuklarımıza sorumluluk vermeye!
Haydi çocuklar, şimdi kendi sorumluluklarımızı almaya!

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 
Yahya Hamurcu


Yorumlar

  1. Emeğinize sağlık çok faydalı, yol gösterici bir yazı olmuş 👏

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık gerçekten çok güzel bir konuya değinilmiş.

    YanıtlaSil
  3. İnsan iyilik yaptım zannederken aslında ne kadar büyük kotuluk yapıyor çocuğuna ve kendine... Burada okuduklarımı hayata geçirebilmek açısından eğitimleriniz çok yardımcı oldu. Guclenmemi sağladı. Teşekkür ederim. Emeklerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Evde sorumluluk alan çocuklar okulda da sorumluluk alıyor. Evde kendi odasına kendi işini kendi çantasını yaptığı gibi evin sadece imkanlarına değil evin yaşantısına ortak olan çocuklar hem daha başarılı hem daha marifetli hem de daha mutlu oluyorlar. Evde çöpü döksünler makineyi boşaltsınlar, çamaşır assınlar, pilav yapsınlar yaşına ve cinsiyetine göre sorumluluk alsın. Böylelikle hayatı öğreniyor. Çünkü eğitim hayatı olmaz hayatın içinde eğitim olur.

    YanıtlaSil
  5. Önce onlara iyilik yaptığımızı düşünerek sorumluluklarını ellerinden alıyoruz, sonra da oturup sikayet ediyoruz. Hayatımızın her alanına onları dahil ederek hayatlarına sahip çıkmalarını sağlamalıyız. Elinize sağlık😊

    YanıtlaSil
  6. aslında kıyamıyor insan evladına ben görmedim o görsün ben çok yıprandım o rahat büyüsün diye diye tüm marifeti elinden alınarak en büyük kötülük yapılıyor. tekrar çocuklara sorumluluk vermnin önemi hatırlatılmış kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Ayşe Füsun Temelci26 Ekim 2023 16:48

    Bir çocuktan öte bir insanın nasıl ne şekilde güçlenmesi gerektiğini anlatan bir makale, faydalı bir o kadar da, ben nasıl davranıyorum evladıma? dedirten yazı. Hayatın içinde her şeyle birlikte yoğrulan başarılı oluyor. Kaleminize kuvvet olsun :)

    YanıtlaSil
  8. Sorumluluk vermeyi sadece ve sadece ders çalıştırmaktan ibaret sanabiliyoruz... :)

    YanıtlaSil
  9. Sorumluluk alan, yetişen çocuğun duruşu, bakışı, konuşması bile farklı oluyor. Yaşı önemli değil, yaşına göre ne yapabiliyorsa. Küçüktür, kahvaltı masasına sadece bir simit koymakla başlar, sonra biraz büyür "Simit yerken altına tabak alalım, susamları dökülmesin." diyen :) bir çocuğa, biraz büyüdüğünde ayağını kıran ananesi için börek yapan, yemek yapan, ona her şekilde yardımcı olan marifetli ve merhametli bir çocuğa dönüşür. Yetişkin olduğunda ise iş yerinde, ailesinde, arkadaşları arasında her süreçte yük alan bir insan olur. Ve bu, o kahvaltı masasına yalpalaya yalpayalaya yürümeye çalışarak, bir çok defa düşeyazarak :) bir küçük simit parçasını koymaya çalıştığı anla başlar.

    YanıtlaSil
  10. Yetiştirmek Aile başlıyor aslında öğretimde okulda güzel yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Ellerinize sağlık .
    Bu günümüzün büyük problemini çok bizden çok samimi bir anlatımla ifade etmişsiniz. Ebeveyn olarak sorumluluğumuzun onları rahata alıştırmak değil de rahata ulaştıracak sorumluluklar alıp marifet kazanmalarını sağlamak olduğunu unutmamalıyız.
    Ne yazık ki ben okuyamadım o okusun, benim böyle vaktim yoktu o gezsin, ben çok çektim o çekmesin, bizim zamanımızda bu yoktu onların olsun derken bakıyoruz ki kendi ödevlerini yapamayan, kalemine sahip çıkamayan bir nesile sebep oluyoruz.
    İyilik yapalım derken hiç istemeden onlar için kolay olanı bile zorlaştırıyoruz, güçlenmelerine engel olabiliyoruz.
    Samimi itiraf ve farkındalık için
    Çok teşekkürler 💐

    YanıtlaSil
  12. Kaleminize sağlık..Yazıda da belirtildiği gibi çevremizdeki insanları en başta da çocuklarımız yetiştirirken öncelikle sorumluluk vererek bunu gerçekleştirebiliriz. Sorumluluğu alan o konuda yetkiye de sahip olur. Yarının güçlü bireylerini yetiştirmek anne -babanın asıl sorumlu olduğu alandır.

    YanıtlaSil
  13. Gerçekten ne kadar da farkında değiliz. Çocuklarımıza iyilik yaptığımızı zannederken onlara kötülük yapıyoruz. Hayattaki marifetlerini, başarılarını ellerinden alıyoruz. Günümüzde doğrular yanlışlar biraz karıştı biraz algılar değişti sanırım. Elinize sağlık, gerçeği fark etmede yol gösterici bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  14. İnsanın ebeveynlerinden uzaklaşıp hayata atıldığında daha hazırlıklı, daha bilinçli, daha marifetli girebilmesi için ne kadar kıymetli bir yazı... Ebeveyn olarak verilen destekler sonrasında o çocuğun marifetlenmesini ne kadar etkiliyor oysaki...
    Bu güzel yazı için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  15. İyi niyetle yapılan yanlışlarımızdan maalesef. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  16. Çocuğa yapılan en büyük haksızlık onun sorumluluklarını üzerinden almak… ben yükünü hafifletmeye çalıştıkça hayat onu bir yerde mutlaka sıkıştıracak zaten… bedelli çocuk, güçlü çocuk, yetişmiş çocuk 🌿😊

    YanıtlaSil
  17. Sorumluluğun kadar marifetin…

    YanıtlaSil
  18. Evde anneye yardım eden kızlar ve markete, bakkala giden çocuklar okulda derslerde de algısı yüksek ve gözlerinin içi parlayan çocuklar oluyor. Çocuk ne kadar çok iletişim ve ilişki kurarsa ilişkilendirme marifeti de yükseliyor ve konular arasındaki ilişkiyi kolay kavrıyor. Fakat insan, sonuç isteği ile sonuçtan uzaklaştığı için çocuklar okusun diye yaptığımız şeyler onları okul başarısından da uzaklaştırıyor.

    YanıtlaSil
  19. Çocuklarımız bize çocuk olsunlar diye verilmedi, onların da kendi sınavları var. Biz onların sınavını onlar yerine veremeyeceğimiz için sınavını geçebilecek donanıma eriştirmeye çalışmamız gerekiyor. Yoksa çocuğumuza iyilik ettiğimizi sanarken hayatta en büyük zararı verenlerden olabiliyoruz. Ki bu bi anne baba için çok acı. Zararın neresinden dönersek kar, vazgeçmeden, artık çok geç demeden çocukları yetiştirme gayretine devam 💪

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

İnsan başarı lı olmak ister bu hayatta ve mutlu... Bir karar verdim artık… Ama ya yanlış bir kararsa? Ya reddettiğim seçenek benim için daha hayırlıysa? İçim içimi yiyiyor… Keşke anlamanın bir yolu olsaydı. İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? Kalbine sormalı... Peki, ya kalbim yanılıyorsa? Belki başka insanlara danışmalı... Peki, ya insanlar beni üzmemek için gerçeği değil de nefisimin hoşuna gidecek şeyi tavsiye ediyorsa? Belki de kıyas yapmalı; gelen teklif mevcuttan daha iyiyse değerlendirmeli... Ya daha iyi diye gördüğüm seçenek bir fırsat değil de hayatımın hatasıysa? Keşke anlamanın bir yolu olsaydı... İnsan nasıl emin olur verdiği kararın doğruluğundan? İnsanlar nasıl bu kadar kolay iş değiştirebiliyorlar? Ve nasıl emin olabiliyorlar? Eminlik için bir referans gerekmez mi oysa? Peki, onların referansı ne? İnsanlar nasıl bu kadar kolay istifa edebiliyor? Ya olumsuzluklarına rağmen orada kalması gitmesinden daha hayırlıysa? İnsan nasıl karar veriyor yurt dışın

Kim Kimdir Semineri

Dünya üzerinde yaşayan her canlı birbirinden farklı özellikler taşır. Bitkiler, hayvanlar değişik özellikleri ve yapıları vardır. Çiçekler , meyvesi yediğimiz, yemediğimiz değişik ağaçlar tükenmez çeşitlilik. Her birinin verdiği lezzet, fayda benzersizdir.

Sakınmak

Yaklaşmamak... Sakınmak; Belki biraz korumak, “Gözü gibi sakınmak...” derler ya hani, Çok iyi muhafaza etmek niyetimizi, samimiyetimizi, hedefimizi, Onlara zararı olabilecek her şeyden uzak durabilmek… Sakınmak; Belki biraz da saklanmak. Çok göz önünde bulunmamak. Herkese her şeyimizi anlatmak, göstermek değil de, İyiliklerimizi, yaşantımızı, güzelliklerimizi saklamak… Sakınmak; Belki biraz da sınırlandırmak. Her şeyi yemek değil de, iyi ve temiz yemek… Her şeyi konuşmak değil de, doğru şeyi doğru zamanda ve doğru miktarda konuşmak… Sakınmak; Belki de son hatayı yapmamaya çalışmak değil de, o ilk adımı hiç atmamak, yaklaşmamak, merak etmemek. Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsanın merakı neredeyse algısı ve konsantrasyonu oradadır. Meyve yememek değil de, ağaca hiç yaklaşmamak, algıdan çıkarmak. Aldatmamak değil de, o kişiye ikinci kere bakmamak.  Adını, işini, yaşını merak etmemek. Kötülük yapmamak değil de, düşüncesini bile aklımızdan geçirmemek. Dolandırmamak değil de, yalanın