Saatin ana parçası zemberektir, saatteki en büyük parçadır, potansiyel enerjiyi depolar. Zembereğe bağlanan denge çarkı ise güç akışını kontrol eder. Denge çarkının işlevini yerine getirebilmesi için kaçış çarkı kullanılır. Ana zemberekte depolanan enerji, kaçış çarkını hareket ettirebilmek için ihtiyaçtır. Daha pek çok parça, toplamda bir amaç için birleşir.
Arka planda olan bunca parçayı, aralarındaki etkileşimi biz görmeyiz. Bizim gördüğümüz kısım işin sahnesi. Saatin kaç olduğunu algılamak için akrep ve yelkovana bakarız. Akrep ve yelkovan, saatin bizimle iletişim kurduğu kısımlarıdır. Biz, arka planda olanlarla değil de saatin doğru gösterip göstermediğiyle ilgileniriz. Saatin doğru göstermesi çok önemlidir.
Saatteki tek bir parçanın davranışı farklılaşsa, davranışsal uyumu bozulsa, en fonksiyonsuz gibi görünen parça dahi olsa saatte arıza çıkar. Milisaniye boyutunda da olsa toplamda akreple yelkovan olumsuz etkilenir. Saat ya ileri gitmeye başlar, ya geri gitmeye başlar, ya da durur. Bu üçü de istenmez. Saatin doğru göstereni makbuldur, arızalı olanı değil.
İnsan da bir çok farklı topluluk içinde farklı işlevleriyle o saatin parçaları gibi yer alır. Ailesi içinde, iş yerinde, katıldığı bir organizasyonda, üretimde olduğu bir toplulukta… İnsanı o topluluğa dahil eden şey nedir? Bir soru... Ana bir soru… Benimle evlenir misin, sizinle çalışabilir miyim?... Soruyu oluşturan şey niyettir. Sorduğumuz sorular çok mesaj taşır, bu yüzden çok önemlidir.
İnsan bulunduğu yerde davranışsal uyumu bozulduğunda arızaya sebep olur. Çünkü bir süre sonra düşünce uyumu da bozulmaya başlar. Artık benzer düşünmüyor, benzer şeyleri merak etmiyor, benzer konularda benzer sorular sormuyor… Sorular o kadar değişir ki ana soru değişir. Ana soru değişince o topluluktaki niyeti de değişir. Niyet, artık başlangıçtaki gibi değildir. Niyet bozulunca da ayrışma gerçekleşir. O parça ayrışmalı, çünkü saati yani oradaki düzeni bozuyor.
Peki hepsinin başı davranışsal uyumsa, davranışsal uyumu neler bozar?
Bireyselleşmek, kendi özeline uydurmaya çalışmak, bilincini çekmek, benzer gruplarda ilişki açlığını doyurmak, hareket olan yerde pasif ve mesafeli kalmak, o topluluğun mahremiyetini korumamak gibi davranışlar…
Misal ailesi içinde bireyselleştiğinde; odasından dışarı çıkmayan, yemeğini ayrı yiyen, bütçesini ayrı planlayan, çamaşırını ayrı yıkayan, ayrı şeyler izleyen, ayrı şeylerle kendini eğlendiren, ayrı zamanlarda uyuyan bir kişiye dönüşür. Bunlar çok mu önemli. Toplamda evet. O kadar ayrılık, ayrılık getirir çünkü.
Misal iş yerinde, işten bilincini çekmek birçok şeyden habersiz olmaya sebep olur. Haberi olmayan meselelerde insan nasıl çözüm üretebilir? Misal arkadaş grubuyla her derdini paylaşıyorsa eşiyle nasıl eş olabilir? Evde olanı dışarda anlatmak, iş yerinin, bulunduğu topluluğun mahremini uluorta gündem yapmak kime ne fayda sağlayabilir?
Çağın problemi değil mi, bu saydıklarımın hepsi…
O zaman dikkat edelim. Hepsinin başı davranışsal uyumsa, saati bozan parça biz olmayalım, ailemizde, içinde bulunduğumuz faydaya dönük topluluklarda davranışsal uyumumuzu koruyalım…
&
Uyum ve o bütünde faydalı bir parça olarak kalabilmek, bazen insanın egosuna çok ters gelen, büyük çaba gerektiren bir durum. Ama insan bunu başardığında asıl konfora ulaşıyor.
YanıtlaSilKaleminize sağlık…
Ben’den çıkıp Biz’e gelebildiğinde topluluk olabiliyor insan, uyum da sağlayabiliyor… kalemine sağlık hocam🌱
YanıtlaSilBireysellik ile tanrıcılık arasında da ince bir çizgi var. Her şeyi kendim hallederim, ben kendime yeterim, kimseden yardım istemem… Birleşen olabilmek, başkasının ihtiyacını görürken benim de ihtiyacımın görülmesi, bir yerlerde bir çarkın dişini oluşturabilmek…
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam
Mükemmeliyetçi insanların düştüğü tuzaklardan birisidir, uyum sağlayamaz. Herşeyi illa kendi düşüncesine göre yapacak ama o zamanda işte sorunlar başlıyor. Fakat zıttını yapabildiğinde de çok hızlı yol katedebiliyor.
YanıtlaSilDoğada olduğu gibi, çalışan bir sistemin olduğu gibi insanda birbirini tamamlıyor. Yarışmak çekişmek yerine insan "nasıl tamamlayıcı olabilirim?" dediğinde ilişkisi de düzeliyor.
YanıtlaSilParçalar bütünü olusturur bu yüzden sistemin en iyi şekilde işlemesi için her parçanın gorevini yapmasıdır aslolan...
YanıtlaSilNeyin parçasıysak o bütüne hizmet etmek mesele...
Çok anlamlı bir yazı emeğinize sağlık 🧡
YanıtlaSilBulunduğumuz her yerde uyumlanan, fayda veren olmak ne kadar önemli. Kendi çıkarlarını bir kenara bırakıp topluluğun faydasına odaklanmak. Çok zor belki ama olması gereken... Emeğinize sağlık🌸
YanıtlaSilEv, aile, iş, kardeş, topluluk... Her yerde ayrı bir rol ve sahne var aslında. Biz işteki rolü eve, evdeki rolü işe yansıtınca denge değişiyor. Hayat karmaşıklaşıyor. Hayatımızı oluşturan parçaların yerlerinin ve işlevlerinin belirgin olması gerekir. Emeklerinize sağlık
YanıtlaSilİnsanız işte🌺
YanıtlaSilAma insanoğlu harici diğer canlılarda muazzam bir uyum var
Ben bu bahar çiçek açmıycam görün bakalım demiyor meyve ağacı
Rüzgar da arılar da görevini yapıyor
Peki bizler bulunduğumuz yerin bedelini ödeyip gerekli uyumu ve dengeyi sağlayabiliyor muyuz ?
Bireyselleşmenin tavan yaptığı şu dönemde bir olmanın, aile olmanın, toplum olmanın yolu ne de güzel anlatılmış ☺️
YanıtlaSilBu nedenle küçük olan, parça olan en kıymetli şeydir aslında. Göze çok değmez evet ama zaten insan da sonuçtaki sahneye bakar da düşünmez arka planda işleyen muazzam sistemi. Yeryüzü, gökyüzü, doğa... Fayda ve keyif vermesi parçaların uyuma olan disiplini değil midir?
YanıtlaSilTopluluk olabilmeyi kim başarıyorsa o güçlü ve o sürekli olan.
Aslında her şey çok sistemli, hangi yönde bir davranış varsa dünya da ona göre şekil alıyor. İnsan dünyayı değiştirmeye çalışıyor. Doğru çözüm davranışları değiştirmek 🙂
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok çok faydalı bir yazı olmuş...🤍
YanıtlaSilALLAH farkındalığımızı arttıran, nice hayırda hayrımıza olan bilgileri hem algılamak hem de aktarmayı nasip etsin inşaALLAH💐
En küçük parçanın bile insanın hayatında ki önemini gösteriyor....
YanıtlaSilUyumun vorolmanın şartı olması ne kadar da kıymetli bir detay. Elinize sağlık 💐
YanıtlaSil