Ergenlik insanda bilincin oturduğu yaştır. Artık yetki ve sorumluluğun insanın kendisine geçmesi demektir. Yani; biz seçeriz ve sonucunu yine biz yaşarız demek.
Taksimetre artık başlamıştır artılar, eksiler kişiye yazılır. Tıpkı bankadaki hesap defteri gibidir. Nasıl bankadaki hesap sürekli artı ve eksi bakiye arasında gidip geliyorsa, bizim hayatımız da o ikisi arasında geçer.
Bir zamanlar mahallede yakar top oynarken hayat çok kolaydı. Ama artık metropollerin yoğun kavşaklarında yaşanıyor. Bu kavşaklarda sunduğu her bir seçenek için seçim yapmamızı bekliyor.
Siz olsanız nasıl seçim yapardınız?
Gençsiniz!
Güzelsiniz!
Enerjiksiniz!
Siz olsanız ne yapardınız?
İçinizde gürül gürül akan kanlar.
Dışınızda gürül gürül akan pınarlar.
Siz olsanız ne yapardınız?
a) Ders çalışmak, sınava hazırlanmak
b) Kendimi geliştirmek
c) İhtiyaçlı insanlara yardım etmek
d) Hafta sonlarında birisinin yanında çıraklık yapıp meslek öğrenmek
e) .
f) .
g) .
h) Hiçbiri
Hiçbirini seçer ve yüreğinizin götürdüğü yere gider miydiniz?
Giderdiniz. Giderdiniz. Elbette ki giderdiniz…
İlk yıllarda kazançlar çok yüksektir ve kayıplar da henüz o kadar can yakıcı değildir. İnsan kendisine verilmiş jetonları kaygısızca etrafa saçar ve sadece kazançlarına bakar. Oysa her şey zıddıyla vardır ve her kazanç da kaybıyla vardır.
Ne demek bu şimdi diyorsunuz değil mi?
Her fıstık kabuğuyla vardır ve fıstığın içini ben yiyim, dışını başkası yesin olmuyor.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki ; hayatta her şeyin bir sınırı bir kotası vardır.
Sevincin.
Üzüntülerin.
Gülmelerin.
Ağlamaların.
Yani sonsuza kadar fıstık içi yenmiyor
Sonsuza kadar kabuk da yenmiyor.
Ama bihaber insan bilmez kotayı. Bilmez sınırları, bilmez yasaları ve hunharca harcar jetonlarını.
Ta ki bir gün işler sarpa sarar ve sokaklar artık daralmaya başlar.
Ve işin içinden çıkamayınca da başka hayatlar arar kendisine.
Başka bir kasaba, başka bir şehir, başka bir ülke, hatta başka bir kıta.
Gerekirse başka bir dünya!
Aslında aradığı ne yeni bir kasabadır ne kıta.
Sadece biraz daha kotadır. Kota!
Ama başka kıta da olsa değişmez kota.
Çünkü dünya aynı dünya. Yasa aynı yasa.
Yüreğinin götürdüğü yere git der kimileri.
Kimileri "Hayat bir gündür o da bu gündür, yaşa kafana göre" der.
Kimileri de çivi çiviyi söker der ve atar kendini gürül gürül akan hayatın kollarına.
Oysa ne çivinin çiviyi söktüğü görülmüş.
Ne de hayatın bir gün olduğu.
Bitmişse kota, aslında düşmüştür iş başa.
Kolları sıvayıp yeni hak edişler elde etmektir tek çare.
Ama insan istemez acıyı, zorluğu, derdi, tasayı.
Biçare dolanır eğlencelerde, alışverişlerde tatillerde..
Tek derdi; Ne olur, bir gram kota!
&
Kaleminize sağlık🌿
YanıtlaSilHak edişlerimizi tüketmemektir mutluluk... Keşke mutluluğu tüketimde değil, sadece ve sadece üretimde kazanabileceğimizi bize taa çocukken aşılasalardı... Cehalet okul okumamak değil, cehalet sana verilen ömürde mutlu ve başarılı ilişkiler için ilişkilerin yasalarını öğrenememekmiş... Ömür boyu o sevgiyi tüketmeden aynı yastığa baş koymayı başaran, okumamış nenem ve dedem benden daha alimmiş ilişkilerde meğerse...
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilTam da günümüz insanının problemi insan hiç üretmeden tüketmek istiyor. Ama yavaş yavaş tüm mutluluğunu kaybediyor.
Ah ki ah🌺
YanıtlaSilHepimiz geliriz ben şimdi ne yapıcam boyutuna
Keyfi bitince Türk kahvesinin
Geriye telvesi kalıyor
En nihayetinde şimdi ne yapacaksın diyor hayat😊
Emeginize sağlık🙏
YanıtlaSilbize verilen kaynaklar nimetler sonsuzmuş gibi davranıyoruz. halbuki bu hayatta herseyini bir sınırı vardır. nefes alıp-vermenin bile..
YanıtlaSilTuketim nam-ı diğer yok etmek, azaltmak. Üretim ise var etmek, çoğaltmak. Neden insan yok etmeye calisiyor kendi hayatını? Tuketerek mutlu olma cabasi bir rüya, bir ilüzyon...
YanıtlaSilSahip olduğumuz her şeyi mutlaka tükenecek. Soyut somut Her şeyin bir Kotası var. Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşıyoruz , hiç tükenmeyecekmiş gibi tüketiyoruz. Her şeyin bir kotası var aldığımız keyfin de bir kotası var. Mesele bu kotayı iyi işlerde mi kötü işlerde mi kullanacaksın mutlaka keyif alacaksın ya siyahta ya beyazda....
YanıtlaSilİnsana atılan en büyük kazıklardan biri belki de.. "Anı yaşa" tavsiyesinde bulunmak.
YanıtlaSilAh ah evet, işte o yüzden kendini istanbulda kaybetmesine rağmen kendini aramaya dünya turuna çıkanlar ama bulamadan eli boş dönenler öyle çok ki… bir miktar kota bir miktar hakediş yani yine iş bedele geldi ☺️
YanıtlaSilruh sahibini aradığını farketse, enerjisini harcamaz görünürde eğlence ama aslında çok yorucu olan tüm bu şeylere...
Silİnsanın yanılgısı sınırlı yaşamında alacağı keyfin sınırsız olduğunu düşünmesi
YanıtlaSilHer yaratılanın bir kotası var, arttırıp azaltmaksa sadece insanın elinde 🌟
YanıtlaSilNe de güzel süsleniyor zarar veren “Anı yaşa, hayat bir gündür o da bugündür”
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌿
Her sabah yatağından kalktığında "bugün eksiğimi nasıl tamamlayabilirim" düşüncesinde olanlar. Eksikliği o kadar fazla ki.. Aslında neyi nerede fazla kullandım ki, bu tarafta eksikliğe neden oldu, bunu bilmek gerek. Verilen imkanların ne kadarını, nerede, nasıl kullanacağımızı biliyor olmak lazım...
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSilBaşarı Psikolojisi eğitimi ile kotaların olduğunun farkına vardım. İdrak edip, uygulamak ve hayatıma aktarmak dileğimle…
YanıtlaSilAnlayana çok anlam içeren hoş bir yazı olmuş. Okuyanlara farkındalık katar katması dileğiyle
YanıtlaSilEskilerin deyimi ile;
YanıtlaSil"Bu da geçer ya huu :)"
Acı tatlı
Güzel çirkin
Varlık darlık
Hastalık sağlık...ne varsa;
Hepsi süreli..
Kaleminize sağlık..Hafif gırtlağı çok yakmayan hem de sağlıklı sütlü bir tatlı gibi olmuş😊